Yüzyılın Hukuk Katliamı - Genelkurmay Çatı Davası
Yüzyılın Hukuk Katliamı - Genelkurmay Çatı Davası
Dava Ankara’dan, Gizli Tanıklar İzmir’den
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Genelkurmay Çatı davasında, Tuğgeneral Mehmet PARTİGÖÇ, savunmasında iddianameye yönelik birçok çelişkiye dikkat çekiyor. Ayrıca 15 Temmuz’un önemli aktörlerinden Hulusi AKAR ve Yaşar GÜLER’le alakalı çok önemli bir noktaya işaret ediyor.
“…Her yerden birlikler hareket ediyor. Hiçbir tane gizli tanık çıkmıyor, İzmir'in Foça ilçesinden iki tane gizli sanık çıkıyor. Yani zurnanın zırt dediği yerden…”. PARTİGÖÇ, burada tanıklarla ilgili önemli bir kurgu hatasına dikkat çekiyor. Çünkü; bir darbe girişiminde kritik sayılabilecek yerlerden, mesela; başkent Ankara’daki birliklerden veya ülkenin en büyük metropolü olan İstanbul’dan değil de; İzmir’den iki tane tanık çıkıyordu.
PARTİGÖÇ savunmasının devamında, çatı davasının önemli dayanağını teşkil eden iki tanığın dava dosyasına nasıl eklendiğiyle alakalı çok önemli bir iddia ortaya atıyor: “… Ama iki tane gizli tanık var orada. Ben size söyleyeyim. Bu gizli tanık olayının altındaki gerçek nedir? O günlerde İzmir'de bir dava girişimi (Askerî Casusluk Kumpas Davası) vardı. Savcısı da Okan Bato idi. O dönemde iktidara yakın bir Savcıydı…”
Bu noktada Okan BATO ismi üstünde biraz durmakta fayda var. Son dönemde bu ismi sıklıkla duydunuz. Nereden mi? Medyada “Fetö borsası” başlığıyla sunulan, içinde hakimlerin, savcıların, AKPli yöneticilerin (Binali YILDIRIM dahil) ve emniyet amirlerinin hatta dönemin başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da olduğu iddia edilen organizasyonun tetikçisi Serkan KURTULUŞ’tan. Şimdilerde Arjantin’den sığınma talep eden Serkan KURTULUŞ, Youtube’da katıldığı programlarda İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan BATO’nun tehdit-rant-infaz üçgeninde nasıl bir rol oynadığını detaylarıyla ve delilleriyle anlatıyor. Peki bu bahsi geçen “borsayı” son olarak nereden duydunuz? Mesela, çektiği seri videolarda, devletin içine sirayet etmiş karanlık yapıların nasıl iş bitirdiğini anlatan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in 6. videosundan duymuş olabilirsiniz!
2016 yılında hazır listeler üstünden askerî personele cezalar yağdıran “kahraman” Okan BATO’nun kirli işleri sonraki dönemde kamuoyunda öylesine yayıldı ki; kahramanlığı iki yılda miadını doldurdu ve aynı irade tarafından 2018 Eylül ayında mecburen “Aile İçi Şiddet Suçları Bürosu”nda pasif bir makama çekildi.
Pazarlığın Konusu: İşin Ucu Akar ve Güler'e Dokunacak mı Dokunmayacak mı?
PARTİGÖÇ’ün savunmasına geri dönecek olursak; “…(Okan BATO) zaten iki tane gizli tanık ayarlamıştı. Bunu da Adalet Bakanlığından bir müsteşar yardımcısı ile birlikte gelip Yaşar Güler ile görüşmüşlerdi. Pazarlığın konusu, bu iş Yaşar Güler'e dokunacak mı dokunmayacak mı? Çünkü herkes biliyor ki İzmir davasında gönderilen evrakların tamamını İstihbarat Başkanı olarak Yaşar Güler imzaladı ve İkinci Başkan olarak Hulusi Akar'ın kontrolünden geçti…”
Partigöç’ün ifadesinden anlaşılacağı üzere; 16 Nisan 2013 yılında İzmir 12.Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanan “Askerî Casusluk” davasına sunulan evraklarda dönemin İstihbarat Başkanı Yaşar Güler ve İkinci Başkan Hulusi Akar'ın imzası vardı. Fakat aynı yıl 17-25 Aralık tarihlerinde ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet davasında, siyasi irade, kirlerinden arınmak yerine hâkim ve savcıları değiştirerek kirlerin üstünü örtmeyi tercih etmişti. Siyasete bulaşmasıyla kalibrasyonu bozulan adaletin terazisi bir daha doğru tartamayacaktı. Askerî casusluk davası, 26 Şubat 2016 tarihinde tüm sanıkların beraatıyla neticelendi.
Aynı tarihlerde dönemin İzmir Başsavcı Vekili Okan BATO tarafından Askerî Casusluk Davasına karşı Askerî Casusluk Kumpas iddianamesini hazırlanmaktaydı. İddianame 15 Nisan 2016 yılında kabul edildi. Fakat Partigöç’ün ifadelerine bakacak olursak, bu tarihin öncesinde Bato-Akar-Güler arasında sıkı bir pazarlık olmuştu. Malum, Askerî Casusluk Davasında sunulan evraklardaki imzalar bu “paşa”lara aitti. Bir şekilde kumpas davasında Akar ve Güler’in ismi geçmemeliydi. Belki de bu isimleri 15 Temmuz kumpasına ikna etmek için, attıkları imzalar bir tehdit unsuruna dönüşmüştü.