TRT BÖLGESİNDE YAŞANAN OLAYLARDA MÜŞTEKİ/TANIKLARIN İFADELERİYLE ORTAYA ÇIKAN GERÇEKLER

TRT BÖLGESİNDE YAŞANAN OLAYLARDA MÜŞTEKİ/TANIKLARIN İFADELERİYLE ORTAYA ÇIKAN GERÇEKLER
15/07/2021

C.BŞK.LIĞI MUHAFIZ ALAYI DAVASINDA TRT BÖLGESİNDE YAŞANAN OLAYLARDA MÜŞTEKİ/TANIKLARIN İFADELERİYLE ORTAYA ÇIKAN GERÇEKLER

Bir 15 Temmuz yıl dönümü daha geldi. Devletin, “kendine devlet süsü vermiş birkaç çete” tarafından işgal edilişinin ve bunun diyetinin de Türk Silahlı Kuvvetleri personeline, binlerce ev kadını, öğretmen, esnaf ve bürokrata, yüzbinlerce aileye ve çocuğa ödetilmesinin yıl dönümü.

Ülke insanı, şimdilerde ya AKP’den siyasi nedenlerle ayrılmış bazı isimlerin ya da suç örgütü liderlerinin ağzından, 15 Temmuz öncesi, o gün ve sonrasında kimlerin silahlandırılıp 15 Temmuz günü ve o hafta sonu yaşanacak kıyıma hazırlandığını konuşuyor. İnsanlar artık sadece Hulusi Akar’ın bir emriyle askerlerin terör saldırısına mukavemet adı altında tuzağa düşürülmekten kurtarılacağını ve 250 vatandaşın da hayatını kaybetmesinin önüne geçilebileceğini idrak ediyor. 

Tüm bunları aydınlatabilmek için bugüne kadar hukuksuzluğa maruz kalmış askerlerden küçük bir kısmının ifadelerinden örnekler vermiştik. Bundan sonraki haber serimizde, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Davasında, Alay K. Albay Kutsi Barış’ın savunmasında derleyip ifade ettiği bilgilerden istifade ederek, tanık/müşteki olarak dinlenen kişilerin ifadelerinden, askerin 15 Temmuz’da nasıl bir tuzağa çekildiğini, TRT binası etrafında yaşanan olayları arz etmeye çalışacağız.

 

      CAMBAZA BAK DİYENLERE DEĞİL, ARKADA SOYULAN ÜLKEYE BAKIN.

Herkes TRT binasında, hepimize bir hikâyeye inanmamız için gösterilen şov kısmındaki görseller gibi, üniformasını değiştiren ve bildiri okutmaya çalışan askerler resimlerini gördü. Ancak orada gerçekte yaşananlar nelerdi, TRT çalışanları, güvenlik görevlilerinin gözlemleri nelerdi, bunları basında okuyamadı.

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı davasında, 2019 Eylül ayında başlayan müşteki ve tanık ifadeleri ile 15 Temmuz'un TRT ayağı ile ilgili olarak yaşananlar ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan gerçekler, 15 Temmuz'un nasıl bir kumpas olduğunu bir kez daha ve TRT özelinde, anlamak isteyen herkese göstermiştir. 

Ortaya çıkan gerçekler, mahkemenin müştekileri ve tanıkları korumaya yönelik "anormal hassasiyet" ve "müdahalelerine" rağmen ortaya çıkmıştır. 

Dosyada; 

- “Olay gecesi yaralanıp darp edildiğini iddia edenler” -ki bunlar 9 sivil ve 3 polis olmak üzere 12 kişidir-,

- “TRT'de özel güvenlik olarak çalışanlar” ve

- “TRT çalışanları” olmak üzere üç grup müşteki bulunmaktadır. 

Gazilik belgesi almış olan ve olay akşamı yaralanıp darp edildiklerini iddia eden müştekiler, olanı ifade etmek yerine maksatlı bir kurguyu anlatma cihetine gitmiştir. 

 

MÜŞTEKİLERİN İFADELERİNDE KORKU VE BASKI ORTAMININ ETKİSİ HİSSEDİLDİ

Çoğunluğu TRT çalışanı olan diğer müştekilerin ifadelerini verirken öncelikle işlerini kaybetme korkusunda oldukları, verdikleri ifade sonucu tutuklanma endişesi yaşadıkları salonda bulunan herkes tarafından gözlemlenmiştir. Müştekilerin hal ve ifadeleri, memleketin içinde bulunduğu anormal korku ve baskı durumunu da özetlemektedir.

İfadeler esnasında ve özellikle müştekilere çapraz sorguda sorulan sorularla, mahkemenin müştekileri korumak olarak bile izah edilemeyecek aşırı müdahalelerine ve birçok soruyu sordurtmamasına rağmen, alınan cevaplarla bazı müştekilerin kurgularındaki çelişkiler aleni hale gelmiştir. 

Mahkemenin;

- Olay gecesi ile ilgili ve tamamen maddi gerçeğin ortaya çıkması için sorulan sorulara aşırı tepki vermesi,

- Soruları sordurtmaması, müşteki cevap vermeden önce müştekileri yönlendirici ifadelerde bulunması,

- Müşteki ve avukatlarından bir itiraz gelmemesine rağmen "Bu soruya cevap vermiyorsunuz" şeklinde tavır sergilemesi,

tarafsız bir yargılama yapılmadığına dair var olan kanaatin mücessem halini gözler önüne sermiştir. 

Böylesine önemli bir davada müştekilere sorulan sorulardan, maddi gerçeğin ortaya çıkması adına memnun olması gereken mahkemenin bu tavrı izaha muhtaç bir davranış olarak kayıtlara geçmiştir. 

Bütün tarafları dinledikten sonra "karar verme" gibi bir yetkiye sahip olan mahkemenin müştekilere serbestçe soru sorulmasına karşı çıkması ve aşırı korumacı bir tutumla müştekileri yönlendirmesi izaha muhtaçtır ve "Öyleyse bu yargılama neden yapılıyor/yapıldı?" sorusunu herkese sordurtmuştur. 

İfadeler esnasında, müştekilerin bariz çelişkili ve aynı ifade esnasında söylediklerini inkâr etmelerine dayanamayarak, son derece saygılı ve kibar bir biçimde; "Müştekinin yaptığı alenen mahkemeye saygısızlıktır, lütfen buna izin vermeyin" şeklindeki uyarılara dahi mahkeme kayıtsız kalmıştır. İfadelerin kamera ve ses kayıtlarına geçmiş olması ise geride kalan tek teselli olmuştur. 

Sanık sandalyesinde oturan ve davanın savunma tarafında yer alanlar, SEGBİS Çözümlerinin, "müdahalesiz" ve "eksiksiz" olarak bir an önce kendilerine ulaştırılmasını beklemiş, zira bu davalarda birçok kere SEGBİS Çözümleri "düzeltilerek" ve "birtakım çıkartmalar" yapılarak gönderilmiştir.