Bir Hulusi Akar Klasiği: Önce Mesaiye Çağırdı, Sonra Darbeci Diye Tutuklattı.

Bir Hulusi Akar Klasiği: Önce Mesaiye Çağırdı, Sonra Darbeci Diye Tutuklattı.
10/11/2021

Her Genelkurmay Başkanının Tarihe Düştüğü Bir Niteliği Var. Hulusi Akar?

Türkiye kamuoyu son 20 yılda çok önemli olaylara tanıklık etti. Bu olaylar silsilesinde en önemli yere sahip konulardan biri asker-sivil ilişkileri oldu. Bu bağlamda genelkurmay başkanları gündemin önemli aktörlerindendi. Örneğin, Hilmi Özkök’ü demokrat kişiliği ve güvenlik amaçlı evinden sefer tası getirmesiyle; Yaşar Büyükanıt’ı 27 Nisan E-muhtırası ve Dolmabahçe görüşmesiyle; İlker Başbuğ’u ise Ergenekon örgütü kapsamındaki faaliyetleriyle hatırlıyoruz.

Ancak 15 Temmuz’da silah arkadaşlarını tuzağa düşürmesi ve ihanetiyle, TSK’nın onlarca yıllık deneyim ve birikimini heba etmesiyle akıllardan asla çıkmayacak bir isim var ki, o da Hulusi Akar. Hulusi Akar’ın gerçeklere şahit olduğu halde silah arkadaşlarına sahip çıkmayarak sebep olduğu birçok ihanetinden birine örnek olan Adli Müşavir Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı ve personeline kurduğu tuzağı somut bilgilere dayanarak sizlerle paylaşıyoruz. 

 

Hulusi Akar: “Adli Müşavir (Tuğg. Hayrettin Kaldırımcı) Yanıma gelsin”

Kara Harp Okulu davasında ifade veren İzzet Çetingöz, o zaman Tümgeneral olan Selçuk Bayraktaroğlu’ndan elde ettiği bir bilgiyi mahkeme ile paylaşmıştı. Bu bilgi, kurulan tuzak hakkında ipuçları veriyordu. İfadenin ilgili bölümüne geçmeden önce, TSK personelinin yurtdışı görevlerine gereksiz ve yozlaşma gözüyle bakan ve yüzlerce nitelikli subayın sadece yurtdışına görev/eğitim nedeniyle seçilmiş oldukları için ihraç edilmesi yazılarını yazan Tümgeneral İzzet Çetingöz ve sonradan orgeneralliğe terfi ettirilen Selçuk Bayraktaroğlu’nun Erdoğan rejiminin muteber isimlerinden olduğunu hatırlatalım. 

İzzet Çetingöz ifadesinde “…15.07.2016 tarihinde gündüzleyin öğrenci alımları mülakat komisyonlarının verdikleri olumsuz kararları inceleyen kesin karar kuruluna başkanlık ediyordum. Saat 20.30 sıralarında bu komisyonla ilgili işlemleri günlük olarak tamamlamıştık. Bu işlem sonrasında beni telefonla 3. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Selçuk Bayraktaroğlu aradı. Ziyaret amaçlı görüşme talebini iletti. Kabul ettim. 10 - 15 dakika sonra kendisi benim bulunduğum bahçeye geldi. Orada oturduk, çay içtik. Selçuk bana öğleden sonra Genelkurmayda olduğunu ve Başkanın (Hulusi Akar) adli müşavir, merkez komutanı ve kara havacılık komutanını yanına istediğini söyledi. Bunu da bulunduğu ortamdaki telefon konuşmasından duyduğunu iletti" diyor. 

Bununla birlikte Eski Adli Müşavir Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı, KKK Kurmay Başkanı İhsan Uyar'ın Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın “Hayrettin'e söyle, askeri savcı hazır bulundursun, merkez komutanlığıyla da irtibatta olsun” şeklindeki talimatını kendisine ilettiğini ve bu yüzden mesaide bulunduğunu ifade ediyor. Zaten Hulusi Akar’ın Kara Havacılık Okuluna inceleme için gönderdiği heyette bunu doğruluyor. 

 

Hulusi Akar’ın Emriyle Mesaide Bulunmak Müebbet Hapis Cezası Gerektirir mi?

Mesaiye gelen Hayrettin Kaldırımcı ve personeli olan Mehmet Oğuz Akkuş gece saat 01.00’e kadar Korgeneral İlhan Talu’nun makamında, sonrasında da Tuğgeneral Uğur Şahin’in makamında oturmaktan başka bir şey yapmadılar. Darbeye uygun fiil sayılabilecek;  silah kullanma, darbe bildirisini tebliğ etme veya tehdit-şiddet sayılabilecek bir fiili gerçekleştirmeyi bırakın, ima bile etmediler. Ancak buna rağmen Adli Müşavir Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı ve Ceza Hukuk İşleri Şube Müdürü Hâkim Albay Mehmet Oğuz Akkuş sadece ve sadece mesaide bulunmuş olmaktan dolayı müebbet cezası aldılar. 

Sıradan sade bir vatandaşa bile sorulsa, adli birçok vakanın cereyan ettiği ve içinde asker kişilerin bulunduğu olaylar varken, adli müşavirlik personeli ve askeri savcının hazır bulunmasından daha doğal bir şey olmaz diyecektir. Ancak bu olaydan bile darbe ve darbeci çıkartmayı başardılar.

Hulusi Akar, emir komutadaki gücünü ve statüsünü kullanarak personeli görev mahalline çağırmış ve sabah olduğunda ise bu kişilerin tutuklanmasına yol vermiştir. Belki de silah arkadaşları, insanlığı yitirmiş kişilerin elinde işkence görüyorken, önünde kuruyemiş tabağı ve “blonde roast” filtre kahvesiyle Hakan Fidan’ı arayıp “Nasıl da tuzağa düşürdük“ diye ihanetini konuşuyordu. Ne Dersiniz?