Binbaşı A. İlhan Ayşan: “Böyle bir heyetten de tahliyeymiş, beraatmiş zaten istenmez!“
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde savunma yapan Muhabere Binbaşı Ahmet İlhan Ayşan, görevi tarafsızlık üzerine kurulu olan hakimlerin tarafını en baştan belli ettiklerini belirterek savunmasına başlamıştır. “Böyle bir heyetten de tahliyeymiş, beraatmiş zaten istenmez. Ama olsa olsa mahkemenin görevleri yerine getirmesi konusunda uyarılır. Bu açıdan savunmamın dinlenilmesi tavsiye olunur.“
Kendisinin aynı zamanda Ankara İdari Adalet Komisyonunda “Adli Bilirkişi Uzmanı” olduğunu belirten Binbaşı Ayşan, Genelkurmay Başkanlığı karargâhında yapılan arama ve gözaltı sürecindeki hukuksuzlukları sadece bir sanık olarak değil aynı zamanda bir uzman olarak detaylı açıklamalarla ortaya koymuştur. Bu hukuksuzlukları, kanun maddeleri kapsamında dile getiren Ayşan’a karşı mahkeme başkanı Oğuz Dik’in cevabı, “İlhan bunları geç ya maddeleri okuyup durma bize ya. Zaten var biz biliyoruz, kitapta da yazıyor her şeyde yazıyor. Sen kendinle ilgili bölümleri oku.” şeklinde olmuştur.
Binbaşı Ayşan, mahkeme başkanın bu tavrına, “Zaten başkanım siz de hak verirsiniz ki eğer dediğiniz gibiyse şu anda burada tutuklu olmamam gerekiyor.“ diyerek kanun maddelerinin sadece kitapta yazdığını, bu taraflı mahkemelerde uygulanmadığını, uygulanması durumunda kendisinin tutuklu olmaması gerektiğini belirtmiştir.
Ayrıca yargılanması devam ederken bir kısım medyada çıkan haberlerle kendisinin kamuoyunda suçlu gibi gösterildiğini belirterek, yapılan bu asılsız yayınların mahkeme üyelerini etkilemek maksadını taşıdığını anlatmıştır. 15 Temmuz gecesi askeri araç içerisine taşınan sivil vatandaş Yusuf Çelik ile ilgili hakkında yapılan yalan haberlerin aslını kendi sözleriyle söyle açıklamıştır;
“Yusuf Çelik o günkü vatandaş, kendi arkadaşları tarafından ayaklarından tutularak sürüklenerek tanklarla zırhlı personel taşıyıcısı arasına getirilerek bırakıldı ve oraya atıldı resmen. Yusuf Çelik isimli vatandaşı biz araç içerisine taşımıştık ve ona yardımcı olmaya çalıştık. Hatta araç komutanının cep telefonundan da 112 acil servisi defalarca aramamıza rağmen meşgul olduğundan dolayı açılamadı. Dolayısıyla burada basında gördüğümüz haberlerde arka arkaya 10 saniyelik görüntü yaklaşık uca eklenerek sanki 60 saniye süre boyunca bu olay yapılmış gibi sadece vatandaşın yerden alınıp araca konması durumu var. Tabi bunlar da kayıtlarda görünmüyor. Keşke bunlar da HTS kayıtlarında görülseydi.”
Kamuoyunda kendisi hakkında yapılan diğer bir haber olan, Komkarsu eğitimi için İstanbul'da olması gerekirken sözde darbe girişimine katılmak için Ankara'ya geldiği iddiasina da;
“Ben bunu defalarca dilimde tüy bitti, ... Ben Ankara'ya Hacettepe'deki proje için geldim. Mesela o gün 15 Temmuz günü Hacettepe üniversitesinde tez çalışıyordum. Ve ben bunun baz istasyonu kayıtlarından HTS kayıtların fiziksel olarak orada olduğumu göstermesi açısından Hacettepe üniversitesinin güvenlik kamera kayıtlarının aracımla giriş yaptığım giriş çıkış saatlerinin dahil bunların da talebinde bulundum. Tabi bu taleplerim de reddedildi.“ şeklinde açıklık getirmiştir.
Binbaşı Ayşan’ın gerçeklerin ortaya çıkması için verdiği mücadele, sayfalar süren savunması ve hakkındaki asılsız iddiaların adil ve tarafsız hukuki usullerce araştırılarak yargılanması isteği ne yazık ki gerekçesiz olarak reddedildi ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmedildi. Asıl görevleri hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan bu mahkemeler, 15 Temmuz tiyatrosunda kendilerine biçilen rolleri oynamaktan başka amaçları olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur. Ayrıca basında kasti olarak yayılan yalan ve asılsız haberlerle, devam eden yargılamalarda gerçeklerin ortaya çıkmasının zorlaştırılması için çalışıldığını anlamak da güç değil. Bir gün adaletin olması gerektiği gibi uygulandığı günler geldiğinde; bu mahkemelerde yer alıp pasif veya aktif olarak bu sürece destek olanların ve medyada yalanlarıyla iftiralarıyla yangını körükleyenlerin kendilerini nasıl savunacakları, hepimiz için merak konusu olsa gerek...
İbrahim YAHYAGİL
Kaynak
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/109 Esas sayılı dava dosyası kapsamında 25.03.2019 tarihli Binbaşı Ahmet İlhan Ayşan’ın savunması