15 Temmuz Öncesi Sürekli Teyakkuz Hali, O Gece Şiddetli Terör Saldırısı Olacağı Düşüncesini Doğurdu
15 Temmuz Öncesi Sürekli Teyakkuz Hali, O Gece Şiddetli Terör Saldırısı Olacağı Düşüncesini Doğurdu
15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığı’nda yaşanan olaylarla ilgili yargılamaları yapan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi aynı davranışı sergileyen personelden birisini beraat ettirirken diğerini mahkûm etmiştir. Bunun örneğini Üsteğmen (Ütğm.) Vahit Güllü’nün dosyasında görmek mümkündür. Ütğm. Vahit Güllü, 15 Temmuz gecesi tatbikat gerekçesiyle Muhafız Alay Komutanlığı’na çağrılmış, burada ise Genelkurmay Başkanlığı’na yönelik olası bir terör saldırısını önlemek amacıyla Genelkurmay Başkanlığı Kışlası’nın emniyetinin takviyesiyle görevlendirilmiştir. Güllü, daha önce herhangi bir darbe ile ilgili bilgisi ve tecrübesi olmadığı için, o gece kendisine verilen yasal emirlerin bir darbe planının parçası olabileceğini tahayyül edemediğini belirtmiş ve şöyle demiştir: “terör olaylarının ivme kazandığı ve tarihte olmadığı kadar kanlı eylemler yapmasının bizde yarattığı teyakkuz hali ile terör saldırısı ile ilgili istihbarı bilginin birleşmesinden doğan sonuç, o gece çok kapsamlı ve şiddetli bir terör saldırısı olacağıydı.”
Zekai Aksakallı: “Tim personeli yapılan faaliyeti algılayamayabilir.”
Güllü o gece başına gelenlerinin sebebini şöyle özetlemiştir: “Şu an içinde bulunduğum durumun yegâne sebebi, elbette vazife ve görev şuurumun, vatan sevgimin ve çocuk denilecek yaşta, 13 yaşında bu üniformamı ilk giydiğim günden itibaren sistemli ve sürekli olarak adeta karakterimin bir parçası haline getirilmek üzere eğitimi verilen mutlak itaat duygusunun ve Özel Kuvvet personeli hassasiyetlerimin suiistimalidir.”
Güllü, savunmasında ayrıca, Zekai Aksakallı’nın 15 Temmuz’a yönelik ifadesinde belirttiği “tim personelinin yapılan faaliyetleri algılayamayabileceği”ni, yani diğer bir ifadeyle darbe girişiminden haberlerinin olmasının mümkün olamayabileceğini, tim personelinin amirlerinin emirlerine itaat etmekten başka çaresinin olmadığı şeklindeki ifadesine atıf yapmıştır.
Dosyada tanık olarak dinlenilen Ercihan Özden, koruma müdürünün odasında beklerken iki el silah sesi duyduklarını ve Burak Akın’ın yerde vurulmuş halde uzanmış olarak gördüklerini belirtmiş ve olaylara anlam veremese dahi, bunların o gece kendilerine söylenen tatbikatın bir parçası olduğunu düşündüklerini belirtmiştir. Özden, o gece silah zoru ile yere yatırıldıktan sonra ellerinin bağlanılıp, silahlarının ve telsizlerinin ellerinden alınmasını da tatbikatın bir parçası olarak görmeye devam etmiştir. Mahkeme Özden’in bu ifadesini makul görmesine rağmen, hiçbir şeyden haberi yokken olası bir terör saldırısına karşı emniyet maksadı ile oraya gelen ve bilmediği bir insan grubu ile karşılaşan Ütğm. Vahit Güllü gibi birisinin darbeyi anlayamamış̧ olmasını normal karşılamamıştır. Ütgm. Vahit Güllü o gece darbeye yönelik hiçbir faaliyette bulunmamasına rağmen müşterek faillik kapsamında 11 kez ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmıştır.
Ütğm. Güllü, o gece 00.17 sularında Genelkurmay karargahına girmiş ve destek binalarının emniyetini sağlamakla görevlendirilmiştir. Burada önceden tanıdığı Mahir Eser ve Ercihan Özden’i görmüş onlardan neler olduğunu anlamaya çalışmıştır. Mahir Eser, MİT Müsteşarı ayrıldıktan sonra Özel Kuvvetler personelinin geldiğini, kendilerine tatbikat var denildiğini, çatışmaların çıktığını, vurulanların olduğunu ve kimin ne yaptığının belli olmadığını söylemiştir. Ercihan Özden’de Güllü’ye aynı şeyleri anlatmıştır.
Ütğm. Güllü, daha sonra odalarında serbestçe bulunan II. Başkanın koruma personelinden Yusuf Yalçın ve Ali Taş’ı görmüştür. Yusuf Yalçın, Abdurrahim Aksoy’un bilgisiyle odada böyle durduklarını, hiçbir şeyden haberi olmadığını belirtmiş ve daha önce elleri bağlanan üç kişinin çözülmesini Güllü’den talep etmiştir. Ütğm. Güllü, bu kişilerin ellerini çözmüş ve daha sonra elleri çözülen bu kişilerle beraber beklemişlerdir.
Polis Memuru Vahit Güllü’nün koluna, üsteğmenin isminin baş harfini kazıdı!
Kendisini böyle bir karışık ortamda bulan Ütğm. Güllü, amiri Grup Komutan vekili, Albay Murat Korkmaz’ın yanına gitmiş; Murat Korkmaz ise kendisine “verilen emirler dışında dahilimizin olmadığı şeyler olabilir, sakin olun, benden başkasından emir almayın, emirlerimi bekleyin,” demiştir. Güllü, amiri Murat Korkmaz’ın emri üzerine diğer personelle hava aydınlanınca Karargâh’a gelmiş, burada silahını bırakıp kendi isteğiyle, suçsuz olduğunu bilerek teslim olmuştur. Yusuf Yalçın ve Mahir Eser, Vahit Güllü’nün teslim alınması sırasında polislere, Güllü’nün suçsuz olduğunu sabaha kadar aynı yerde bulunduklarını belirtmiştir. Güllü polise teslim olduktan sonra işkenceye maruz kalmış ve bir polis memuru Güllü’nün koluna, üsteğmenin isminin baş harfini kazımıştır.