15 Temmuz: Adaletin Karardığı Gece ve Bir Subayın Çığlığı

15 Temmuz: Adaletin Karardığı Gece ve Bir Subayın Çığlığı
11/05/2025

“Koli Bandı İddiası”: Görüntü Var, İmza Yok, İz Yok

15 Temmuz sonrası Türkiye’de yüzlerce subay tutuklandı, binlercesi ihraç edildi. Ancak bazıları, yalnızca iddialarla değil, delil olarak sunulan çelişkili belgelerle yargılandı. Kur.Bnb. Ahmet Yıldız da onlardan biri. Bu bölümde, Yıldız’a yöneltilen en çarpıcı ve medyada da sıkça kullanılan suçlamalardan biri olan “koli bandı” iddiasını mercek altına alıyoruz.

İddia Ne?

İddia makamına göre Kur.Bnb. Ahmet Yıldız, 15 Temmuz 2016 gecesi saat 22:55 ile 23:04 arasında, Genelkurmay Karargahı’nın “1A girişi” önüne koli bandı getirdi. Daha sonra, bu koli bantları özel kuvvet personeli tarafından kullanılarak bazı üst düzey personelin “derdest edilmesinde” kullanıldı. Bu iddia, Yıldız’ın sözde darbe faaliyetlerine yardım ettiği ve ortak hakimiyet kurduğu suçlamalarının bir parçası olarak öne sürüldü.

Kamera Görüntüsü: Gerçek mi, Montaj mı?

Bnb. Yıldız bu görüntülere sert şekilde karşı çıkıyor. Görüntülerde, elinde bir cisimle yürüyen bir şahsın yer aldığı görülüyor. Ancak bu kişinin Ahmet Yıldız olduğu açıkça anlaşılmıyor. Üstelik şahsın yüzü görüntülerde görünmüyor. Savunmada bu durum şöyle ifade ediliyor: “Kamera görüntülerinde yüzü görünmeyen bir şahısla beni özdeşleştirmek, ceza yargılamasında kullanılabilecek bir yöntem değildir. Bu, olsa olsa tahmindir.”

Ahmet Yıldız ayrıca bu görüntülerin montajlandığını, görüntü akışlarında zaman atlamaları olduğunu ve delil güvenliğinin sağlanmadığını belirtiyor. Bu da görüntülerin CMK gereği geçersiz kılınması anlamına geliyor.

Parmak İzi Gerçeği: En Somut Delil

Bu iddiayı tamamen çürüten en güçlü delil ise parmak izi raporu. O gece Genelkurmay’da bulunan koli bantlarına dair detaylı bir olay yeri inceleme yapıldı. Rapora göre:

15 adet koli bandı veya parçası olay yerinde tespit edildi.
Bu koli bantları laboratuvara gönderildi ve üzerinde parmak izi incelemesi yapıldı.
İnceleme sonucunda 11 kişiye ait parmak izi tespit edildi. Ancak bu kişilerin arasında Ahmet Yıldız’ın adı yoktu.

Yani, bantları taşıdığı iddia edilen kişinin, üzerinde parmak izi bulunmaması gibi akıl dışı bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Yıldız, “Eğer ben o bantları taşımış olsaydım, en az bir tanesinde parmak izim çıkardı,” diyor.

Tanık Yok, Belge Yok

Savunma ayrıca, ne müştekilerin ne de diğer sanıkların bu konuda bir ifadesinin olmadığını belirtiyor. Hiç kimse “Ahmet Yıldız koli bandı getirdi” dememiş. Dahası, mahkemeye sunulan telefon inceleme raporlarında, bilgisayar ve ev aramalarında da koli bandına dair hiçbir bilgi, planlama, yazışma ya da emareye rastlanmamış.

Bir Niyet Okuma Daha: Suç Varsayımı

Yıldız, bu iddianın hukuki değil, tamamen niyet okumaya dayalı olduğunu söylüyor. “Biri koli bandı getirmiş olabilir, ama bu kişinin ben olduğum ispatlanamaz. Görüntüde ben yokum. Parmak izim yok. O zaman bu iddia neye dayanıyor?” sorusunu yöneltiyor.

Delil Değil, Algı

Ahmet Yıldız savunmasında şu tespiti yapıyor: “Bantlar bulunmuş olabilir. Ancak bulunması benim suçlu olduğum anlamına gelmez. Suçlama somut ve kişiye özgü delile dayanmalı. Bu ise yalnızca medya algısıyla büyütülmüş, hukuk dışı bir senaryo.”

Koli Bandı Üzerinden Yargı Olmaz

Bu bölümde gördüğümüz gibi, koli bandı suçlaması hem teknik hem de hukuki yönden çökmüş durumda. Ne tanık ifadesi var, ne eşleşen parmak izi, ne açık bir görüntü. Sadece zayıf bir varsayım. Ağır Ceza Mahkemeleri varsayımlarla hüküm veremez.

Asım Durmaz