Hulusi Akar-Hakan Fidan-Şirin Ünal’ın Teamüle Uymayan Görüşmeleri ve Motivasyonları
HULUSİ AKAR, ABİDİN ÜNAL’IN ERDOĞANLA GÖRÜŞMESİNİ İSTEMİYORDU.
Duruşmaların başladığı ilk günde söz alan ve 16-19 Temmuz 2016 tarihlerinde Başkent Spor Salonunda özel bir odada 4 gün boyunca sistematik işkence gördüğünü, basında yayınlanan ifadenin kendisine ait olmadığını söyleyen Levent TÜRKKAN; 15 Temmuz günü ve öncesinde Hulusi AKAR ile Hakan FİDAN arasındaki teamüllere aykırı ilişkiyi deşifre etti.
Türkkan ifadesinde, emir subayı olarak bizzat Hulusi Akar’ın kendisini seçtiğini söyledikten sonra “2011 yılından itibaren Genelkurmay Başkanlığı emir subaylığında çalıştığını; Hulusi Akar'ın yanına kim gelirse gelsin, kiminle telefonla görüşürse görüşsün buna Cumhurbaşkanı, Başbakan veya kendi ailesi kızı, oğlu fark etmez hepsini kendisinin ayarladığını vurguladı. Hulusi Akar'ın her türlü faaliyetlerini ve görüşmelerini bizzat kendisi ayarlıyorken, 14 Temmuz gecesi ve sonrasında 15 Temmuz günü, Hulusi Akar'ın, Hakan Fidan ve Şirin Ünal ile görüşmelerini ayarlamadığını ifade etti. “
Hulusi AKAR’ın 15 Temmuz öncesinde kızının arabasıyla korumalarını yanına almadan Çukurambar’da bir eve gittiğini ifade eden TÜRKKAN, bu konunun basında da yer aldığını ama kimsenin soruşturmadığını söyledi.
AKAR’ın, Abidin ÜNAL’ın gizlice Erdoğan’la ile görüşeceğini MİT’ten haber aldığını, bunun üzerine Erdoğan ile Abidin ÜNAL’ın görüşme saatine denk gelecek şekilde bir toplantı planlandığını, toplantıya katılmamak için Abidin ÜNAL’ın “abisinin trafik kazası geçirdiğini” yalanını söylediğini, bu yalanın da abisinin evine doktor gönderilerek deşifre edildiğini ifade etti.
Levent Türkkan ifadesinde; 14 Temmuz 2016 günü Özel Kuv.K.lığında yapılan kurs bitiş töreninden, Yaşar Güler ve Özel Kuv. K. Zekai Aksakallı'nın ayrılmasından sonra, Hulusi Akar ile MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın baş başa yaklaşık 5 saat süreyle görüştüklerini, daha önce de AKAR’ın FİDAN’la sık sık görüştüklerini ancak ilk defa bu kadar uzun süre tek başlarına görüşmelerinin sebebini yaşananlardan sonra anladığını vurguladı.
HULUSİ AKAR: “AKP’Lİ ŞİRİN ÜNAL’LA GÖRÜŞME KESİNLİKLE KAYITLARA GİRMESİN!”
15 Temmuz günü saat 14.00’te AKP Milletvekili emekli Tümgeneral Şirin Ünal’ın Genelkurmay Karargahına geldiğini, Hulusi Akar’ın onunla makamında yaklaşık iki saat görüştüğünü, bu görüşmenin tamamen plan dışı olduğunu ve AKAR’ın görüşme sonunda; “bu görüşme kesinlikle kayıtlara girmesin!” diye kendisine bizzat talimat verdiğini ifade eden TÜRKKAN; Hulusi Akar'ın programının daima önceden belli olduğunu, Genelkurmay Başkanının bir milletvekili için programını değiştirmeyeceğini belirttikten sonra “ama o milletvekili bu istisnayı oluşturma gücü olan Cumhurbaşkanı veya Başbakan emriyle geldiyse o başka!” Ayrıca ifadesinde Şirin Ünal'ın tüm geceyi Cumhurbaşkanının yanında geçirdiğini söyledi.
Binbaşı Osman Karaca’nın MİT’e gidip darbe girişimi ile ilgili haber vermesi sonucunda, Hakan Fidan'ın telefon ile Yaşar Güler'i arayarak ona bilgi verdiğini ve H. Fidan’ın yardımcısı Sabahattin Asal'ı durumu anlatması için Genelkurmay'a gönderdiğini anlattı. Bu görüşme sonrasında bizzat Fidan’ın da kayıtlara göre saat 18:10 civarı Genelkurmaya geldiğini; Hulusi Akar’ın bir toplantı salonunda Fidan’la baş başa görüştüğünü, bu görüşmeye daha sonra Yaşar Güler’in de katıldığını ifade etti. Toplantı esnasında Hulusi AKAR’ın emriyle Hakan Fidan’la Cumhurbaşkanın koruması Muhsin KÖSE’yi telefonla görüştürdüğünü de vurguladı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan karargâhtan ayrıldıktan sonra bir anda üst düzey komutanlara ve Genelkurmay Karargâhına bir saldırı ve emniyet sorunu gündeme getirilip tüm kışlada alarm verildi. Levent Türkkan ifadesinde; “bunun üzerine Özel Kuvvetler’den gelen birliğin Genelkurmay komuta katının her tarafına yayıldığını ve başlarındaki Kurmay Albay Fırat ALAKUŞ’un “Komutanın (Hulusi Akar) emniyetini almaya geldik, Zekai (Aksakallı) Paşa gönderdi, Komutanın haberi varmış!” dediğini belirtti.
Genelkurmay Karargâhından helikopterle Akıncı’ya geçen Hulusi Akar’ın Mehmet Dişli vasıtasıyla Levent Türkkan’dan eşiyle görüşmesini “kendisinin iyi olduğunu, her şeyin yolunda olduğunu söylemesini” ifadesinde yer verdi. Kendisinin de o gece Hulusi Akar’ın eşi Şule Hanım’la telefonla görüşerek Komutanın iyi olduğunu söylediğini vurgulayan Türkkan, iddianamede kendisinin Hulusi AKAR’ı derdest etmekle suçlandığını ifade ettikten sonra AKAR’ın karargâhı terk eden görüntülerine atıfta bulunarak “Derdest edilmiş ama şapkasız çıkmam!” cümlesini ilave etmişti.
Türkkan ifadesinde Hulusi Akar’ın ve ailesinin bütün özel işlerini takip ettiği için çok iyi tanıdığını, bu süreçte bilinçli bir şekilde doğruları saptırdığını, yaşananları gizlediğini, başta mahkeme heyeti olmak üzere herkesi yanılttığını ifade ettikten sonra;
“Hulusi Akar o korkunç geceden, güya mağdur, müşteki, derdest edilen ve aslında demokrasi için amansızca bir mücadele veren birisi olarak çıktı. Aksinin gerçek olduğu, yani aslında darbeci olduğu kanaatine varılması durumunda da ne hale düşeceği belli. Sonuç olarak onun gerçek durumunu bilen başta ben ve bana benzer pozisyondaki personel hedef tahtasına konulduk.”
HULUSİ AKAR - HAKAN FİDAN VE ŞİRİN ÜNAL’IN ORTAK MOTİVASYONLARI NE?
Şirin Ünal ile Hakan Fidan zaten Erdoğan’ın bürokratlarıydı. Şirin Ünal'ın adının karıştığı cinayet iddiaları zaten AKP ve Erdoğan haricinde korunacak bir yeri olmadığını açıklıyor. Hakan Fidan bir dönem siyasal İslamcı basın tarafından İsrail’in ve Amerika’nın hedefindeymiş gibi gösterilse de ABD Kongresinde muhatap alınıp dinlenilecek kadar itibar görüyor. Bu iç politikadaki algı çalışmasının muhafazakâr Anadolu kitlesinin sempatisini kazanmak için yapıldığı söylenebilir.
Ancak laik ve demokratik rejimin en önemli kurumu TSK’nın içinden bir askerin, Hulusi Akar’ın, nasıl olup da AKP bakanlığına gelebildiği, hem görevde olan/olmayan askerler hem de yurtdışında görev yapan bürokratlar tarafından izah edilemiyor.
Yurtdışında bürokratların en çok karşılaştığı sorulardan biri de Hulusi Akar’ın Erdoğan’ın yanında yer almasının ardındaki motivasyonunun ne olduğu yönünde. “Hulusi Akar Erdoğan’la neden bu kadar yakın, Genelkurmay Başkanının bir siyasi parti lideriyle yakın ilişkisi TSK teamüllerinde normal mi?” soruları daha 15 Temmuz olmadan önce de soruluyordu. Bu sorgulamaların Hulusi Akar’a bizzat makamında arz edildiği biliniyor. Bunu Hulusi Akar’ın danışmanı Albay O. Yıkılkan’ın ifadesinde de okuduk.
Hulusi Akar’ın üsteğmen olduğu yıllarda Abdullah Gül, Şükrü Karatepe ve Fehmi Koru ile birlikte “İngiltere’de” yine yurtdışı askerî izin teamüllerine pek de uymayan (42 gün) uzun bir zaman diliminde buluşmaları, Hulusi Akar’ın o güne kadar hiç bilinmeyen siyasal islamcı eğilim motivasyonunu ortaya çıkardı. 15 Temmuz kumpasıyla da Erdoğan’ın Milli Savunma Bakanı olarak ödülünü aldı. Dikkat çeken bir konu da, son dönem AKP politikaları eleştirilir ve AKP bakanlarının her biri sert eleştirilere maruz kalırken, Hulusi Akar’ın sürekli olarak parlatılması sanki bir nevi korunması.
Sonuç olarak anlaşılan o ki; Hulusi Akar’ın da, Hakan Fidan’ın da, tüm ekonomik ve dışişlerinde yaşanan sorunlara rağmen Erdoğan’ın bir süre daha Türkiye’nin başında kalmasını onaylayanlardan icazet aldığı yönünde.