Masumlara Terörist İftirası Attılar, Gerçek Teröristler ile İşbirliği Yaptılar
HTŞ örgütü lideri Ahmet Eş-Şara tarafından Suriye Ordusunda Tuğgeneral olarak atanan Türk vatandaşı Ömer Çiftçi'nin, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’nın Arananlar Listesi’nde yer aldığı ortaya çıktı. Çiftçi’nin atanmasının hemen ardından, bir gün içinde arananlar listesinden çıkarıldığı bilgisi kamuoyunda geniş yankı buldu.
El-Kaide Terör Örgütü Üyesi Ömer Çiftçi ve Arananlar Listesi
Osmaniye doğumlu Ömer Çiftçi’nin, El Kaide terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle 2011 yılından bu yana kırmızı bültenle arandığı İçişleri Bakanlığı’nın resmi kayıtlarında yer alıyordu. Bununla birlikte, HTŞ örgütü lideri Ahmet Eş-Şara geçiş hükümeti tarafından Suriye ordusunda tuğgeneral olarak atanmasından bir gün sonra, Çiftçi’nin adı bir gecede arananlar listesinden çıkarıldı. Bu karar, hukuki prosedürler ve adalet anlayışı konusunda büyük bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
“Adalet’in” Olmadığı Hukuk Sistemi
Türkiye’de arananlar listesinden bir kişinin çıkarılabilmesi için mahkeme kararı gerektiği bilinirken, bu işlemde hukuki süreçlerin işletilip işletilmediği belirsizliğini koruyor. 15 Temmuz kumpası sonrası, arananlar listesine öğretmenlerden sporculara, askerlerden hakimlere kadar farklı meslek gruplarından yüzlerce kişinin eklendiği, bu kişilere somut deliller sunulmadan ağır cezalar verildiği bilinen bir gerçek. Bu süreçte, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 46 yıl hizmet vermiş, Türkiye Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapmış Orgeneral Akın Öztürk’ün 250 kez müebbet hapis cezasına çarptırıldığı biliniyor. Öztürk’ün tüm suçlamalara karşı somut delillerle kendini savunduğu, ancak kararların devleti ele geçiren çete tarafından tarafından alındığı ve hakimlerin ise sadece sözcülük yaptığı ortada. Buna karşın, Ömer Çiftçi’nin hiçbir açıklama yapılmaksızın arananlar listesinden çıkarılması ve üstelik bunun mahkeme kararı dahi olmadan yapılması, Türk hukuk sisteminde ‘adalet’ anlayışının yok olduğunu açıkça gösterdi. Nitekim Türkiye’nin uluslararası arenada güvenilirliğini kaybetti.
Öcalan Gündemi ve Çıkarlar Çetesi
Türkiye’de öte yandan diğer bir terorist olan, PKK terör örgütünün elebaşısı ve bebek katili Abdullah Öcalan’ın, ülkeyi yöneten çete tarafından siyasi çıkarlar uğruna serbest bırakılabileceği tartışmaları son dönemde gündemin önemli bir parçası haline geldi. Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin mecliste yaptığı konuşmalarda Öcalan’ın durumuna ilişkin açıklamaları, bu sürecin siyasi bir pazarlık konusu haline geldiğini açıkça ortaya koydu. Kamuoyunda büyük tepki çeken bu gelişmeler, terörle mücadelenin tamamen siyasallaştırıldığını ve hukukun üstünlüğünün hiçe sayıldığını gözler önüne seriyor. Böylesine kritik meselelerde alınan kararlar, hukukun üstünlüğüne ve toplumsal adalet anlayışına duyulan güveni yok ediyor ve ülkenin geleceğini karanlığa sürüklüyor.
15 Temmuz Kumpası ile Adaleti Yok Ettiler
Bir yanda kendisini milletine ve ülkesine adamış ve en iyi şekilde yetiştirmiş askerler, öğretmenler, hakimler ve diğer vatandaşlar 15 Temmuz kumpası sonrası asılsız terör suçlamalarıyla ağır cezalara çarptırılıp, arananlar listesine eklenirken, diğer yanda uluslararası terör bağlantıları açıkça bilinen teröristlerin arananlar listesinden çıkarılması ve üstelik bunun mahkeme kararı dahi olmadan yapılması, Türkiye’nin hukuk sistemindeki olmayan ‘Adalet’ anlayışını ortaya koyuyor.
Bu yapılanlar açıkça gösteriyor ki;
Türkiye Cumhuriyeti devleti bir çete tarafından ele geçirilmiş ve tüm kurumlarıyla birlikte işgal edilmiştir. Bu çete Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları yerine kendi çıkarları uğrunda gündelik değişen politikalar ile ülkeyi uçuruma sürüklemeye devam ediyor.
Fatih Ayhan Acar