Balistik-DNA-Parmak İzi İncelemeleri Yok! O Gece, Askerde Olmayan Mühimmatlar Kullanılmış.
Balistik İncelemeler Usulünce Yapılmamış, Adli Tıp Raporları Tamamlanmamış.
15 Temmuz gecesi Genelkurmay karargâhı civarında polis tarafından sivil vatandaşlara silah ve mühimmat dağıtıldığı dikkate alındığında, karargâh bölgesinde bulunan polisler ve sivil vatandaşlar tarafından değişik çaplarda silahların da ateşlendiği anlaşılmaktadır. Buna ilave olarak, görüntüler ve telsiz konuşma dökümlerinden, bölgeye gelen vatandaşların evlerinden delici kesici, yaralayıcı silahların da getirilip kullanıldığı tespit edilmiştir.
Bütün bu hususlar dikkate alındığında 15 Temmuz gecesi ile ilgili her bir maktul ve yaralı ile ilgili hastane raporlarının titizlikle tekrar incelenmesi, her bir şahıs ile ilgili Adli Tıp kurumu raporlarının tamamlanması ve fail, silah, mermi, yara, yaralı, yer, zaman silsilesinin tamamlanması gerekmektedir.
Ateşli silah yaralanmalarında, atışın hangi yönden ve seviyeden yapıldığı, yaranın hangi zamanda ve hangi silahtan meydana geldiği, yaranın niteliği ile ilgili atış yapılan silah, silahların teknik özelliklerinin tespiti büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda mermi çekirdeğini tutan kovanın türü, çekirdeği ateşleyenin kovanda bıraktığı izler, yaralanan kişinin elbiselerinde bulunan barut izleri, mermi çekirdeğinin vücuda giriş çıkış delikleri, vuruş halkası merminin vücuda giriş çıkış yönü ve vücutta izlediği seyir gibi yaralanmayı oluşturan mermi çekirdeğinin vücuda girip terk edip durdukları ana kadar meydana getirdiği pek çok etki incelenerek, atışın yapıldığı silah türü, atış mesafesi belli koşullarda ateş yönü ve birden fazla silah varsa hangi silahtan atış yapıldığı ya da hangi atışın önce yapıldığı, bilimsel ve teknik incelemeler neticesinde belirlenebilmekteyken, maalesef bu incelemelerin çoğu davadaki maktuller için yapılmamıştır.
Şüphelilerin Silahlarında DNA ve Parmak İzleri Analizleri Yapılmamış.
Dosya kapsamında ateşli silah yaralanması olaylarıyla ilgili yapılması gereken işlemleri incelediğimizde, 16 Temmuz 2016 öğleden sonrası itibariyle, karargâhta bulunan personelin teslim alınması tamamlanmıştır. Savcılık ve kolluk kuvvetlerini bu saatten sonra engelleyen bir husus yoktur. Ancak yukarıda listelenen işlemlerin çoğunun yapılmadığı ya da eksik yapıldığı dosya muhteviyatından anlaşılmaktadır.
Şüpheli olarak gözaltına alınan hiç kimsenin swapı alınmamış, el ve yüz bölgelerinde adli muayene işlemleri yapılmamış, kıyafetleri ile atış artıklarının tespiti için çalışma yapılmamıştır. Şüpheli ve kullandığı silah eşleştirmesi yapılmamıştır. Bu silahlar üzerinde de parmak izi, DNA doku analizi ve diğer analizler yapılmamıştır.
Balistik İncelemeler Sonuçsuz Bırakılmış.
Yukarıda belirtildiği üzere soruşturma aşamasında şüpheli, sanık kullandığı silah eşleşmesi yapılmadığından, mermi çekirdeği ile onu atan silah eşleşmesi de yapılamamıştır. Yani balistik inceleme sonuçsuz anlamsız kalmıştır.
O gece halka silah dağıtıldığı ile ilgili medyada çıkan haberler ve karargâh kamera görüntülerinden o gece sadece karargahtaki personelin silahlı olmadığını gösteren (içeri silahlı giren polisler gibi) fakat araştırılmayan deliller göz önüne alınırsa, belki de sanıkların lehine sonuç verecek bu analizlerden sanıklar faydalanmamış, maddi gerçeğin ortaya çıkması engellenmiştir.
CMK Madde 160 gereği, Cumhuriyet Savcısı maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılanma yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. Bu kapsamda iddia makamı bir ateşli silah ve yaralanmanın belkide en önemli delili olabilecek silahların delil olarak muhafazasını sağlayamadığı için davada adil bir yargılamanın yapılabilmesini tehlikeye atmıştır.
Askerde Zırh Delici Mühimmat Yok, Polis’in Keskin Nişancılarında Var.
Maktullerin sadece ikisinin HTS baz bilgisi mevcut, iki maktul için ise HTS kaydı bulunamadı raporu vardır. Yani sadece 2 maktulün Genelkurmay karargâh çevresinde bulunmuş olabileceği HTS ile desteklenmiştir. Maktul Yusuf Çelik'in tank taburu personeli tarafından vurulduğu iddia makamı tarafından kabul edilmekle birlikte, Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 9 Nisan 2018 tarihli gerekçeli kararında, 2017/165 Esas, bir sanığın Yusuf Çelik'i kasten öldürülmesi suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir
Maktul Mustafa Avcu'nun otopsisinde vücudundan çıkarılan yabancı cismin çelik zırh delici mühimmat olduğu balistik uzmanlık raporlarında tespit edilmiştir. Genelkurmay karargahında bu tür mühimmat ve bu tür mühimmat kullanan silah mevcut değildir.
Aynı mühimmat Beştepe'de Jandarma Genel Komutanlığındaki darbe girişiminde olduğu iddia edilen personele karşı icra edilen operasyonda öldürülen Yakup Başıbüyük'ün vücudundan çıkmıştır. Burada icra edilen operasyonlarda, bu tarz mühimmat, polis tarafından keskin nişancı silahlarında kullanılmıştır.
Ayrıca Mustafa Avcu'nun HTS'sinde kayıt bulunamayan 1 saat 11 dakikalık şüpheli bir bölüm mevcuttur. Yani Mustafa Avcu ya Genelkurmay Karargâhı dışında konuşlanmış bir keskin nişancı tarafından vurulmuş ya da Beştepe'de vurulmuş olabileceği değerlendirilebilir.
Maktul Celalettin İbiş'in otopsisinde 6x5 cm'lik bir giriş yarası tespit edilmiştir. Bu yara hafif silahlarla açılamayacak büyüklükte bir giriş yarasıdır.
Diğer maktullerin dosyaları incelendiğinde nasıl ve nerede öldürüldüklerine dair genelde yakınlarının görgüye dayalı olmayan beyanlarından başka bilgi olmadığı görülmektedir.
Bülent Aydın ve Resul Kaptancı’nın tanık beyanlarında ise tenakuzlar vardır. Olay yeri ve zamanı net değildir. Balistik, kriminal, swap, parmak izi, doku DNA analizi, biyolojik ve kimyasal analizler ve olay yeri incelemeleri ve diğer inceleme analizler ve bunlardaki eksikler neticesinde hiçbir yaralı maktul için fail, silah, mermi, yara, yaralı, makul yer zaman eşleşmesi yapılamadığı gibi hiçbir maktulün dava sanıkları tarafından vurulduğuna dair yeterli delil bulunmamaktadır.
Bu davada, bir önceki haberimizde belirtildiği üzere, olay anının görüntülerinin incelendiği hem bilirkişi raporuna göre hem de sanık ve tanık beyanlarına göre Tuğamiral Sinan Sürer’in ateş etmediği, balistik raporun Tuğamiral Sinan Sürer’in ifadesini doğruladığı ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak, tensip zaptında, iddianamede, mütalaada ismi geçen hiçbir maktul ve yaralı için fail, silah, mermi, yara, maktul, yer, zaman eşleşmesi şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koyacak, inceleme analizler yapılmadığı eksik yapıldığı için davadaki sanıkların kasten adam öldürme suçundan cezalandırılmasına yeterli delil mevcut değildir.
Tüm yaralı ve maktullerle ilgili fail, silah, mermi, yara, maktul, yer, zaman silsilesinin tamamlanmasını o gece Genelkurmay karargâhı civarında bulunan polis ve sivil vatandaşların da silahlarının incelenmesi mermi çekirdeği ile tüm silahların balistik incelemesi görgüye dayalı bilgisi olan tanıkların ifadeleri alınarak huzurda dinlenilmesi ve tartışılması yapılmadan, sanıklar hukuksuz bir şekilde cezalandırılmıştır.
Fail silah, mermi, yara, yaralı, maktul ya da zaman silsilesinin tam olarak oluşmadığı bir olayda, şüpheli/şüphelilere ceza vermek, şüpheden sanık yararlanır evrensel ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir. Böyle bir durumda cezalandırmaya gidilmesi ne mağdur ne de fail bakımından adaletin tecelli ettiği anlamına gelmez. Masum bir insanın cezalandırılması halinde, yargı organı eliyle bir olaydan iki mağduriyet çıkarılması sonucuna neden olur.
* Özel Kuvvetler K.lığı Personeli Binbaşı Abdurrahim Aksoy’un savunmasından istifade ile hazırlanmıştır.