Albay Muzaffer Düzenli’den Eski Asker Hulusi Akar’a Çağrı: Mert Ol, Korkma!
Kurmay Albay Muzaffer Düzenli Yurtta Sulh Konseyi (YSK) üyeliği iddiasından dolayı yargılandığı Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kendisine yapılan Hak ve Hukuk İhlallerini sıraladı. Tanıklar dinlenilmeyerek savunma hakkının sınırlandırıldığına dikkat çeken Kurmay Albay Düzenli, Anayasa'nın 10., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 206. maddeleri sanığa, mahkeme huzurunda dinlenilmesi için tanık çağırma, iddia ve savunma tanıklarını sorguya çekme hakkı tanındığını hatırlattı. Bu kapsamda Hulusi Akar’ı kastederek; “herkes ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit tutulmuş, iddia tanıklarının da savunma tanıklarıyla aynı koşullarda sorguya çekilmesi esas alınmıştır.” dedi.
Yargılandığı her üç mahkemenin huzurunda talepleri hukuka aykırı şekilde karşılanmayan Kurmay Albay Düzenli, yapmış olduğu savunmasında Akar’a seslendi; “kendisi, borçlunun esnaftan köşe bucak kaçması misali, huzurda tanıklıktan kaçmış veya kaçırılmıştır. Eğer ben aynı pozisyonda olsaydım, yani onun iddia ettiği gibi zor kullanarak enterne edilmiş, eziyete maruz bırakılmış ve hırpalanmış olsaydım, bana bunu yapanların karşısına mertçe çıkar, bildiklerimi korkmadan açıklar ve hatta haykırırdım!”
Kurmay Albay Düzenli’nin eski Asker Akar hakkındaki önemli ifşaatları şu şekilde:
“2015, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar, Terörle Mücadele Harekâtının yürütüldüğü bölgede bulunan birliklerin, gerçek durumlarını tespit etmek ve özellikle birlik komutanlarının gerçek performanslarını öğrenmek amacıyla, iki kişilik heyete bir görev verdi. Bu görevden kimsenin haberi yoktu; sadece kendisi ve görevlendirdiği iki kişi biliyordu. Düşünün, koskoca 1400 kişilik Kara Kuvvetleri Karargâhında iki kişiye görev veriyor. O iki kişiden ikisi de uyduruk Yurtta Sulh Konseyi üyesi sıfatıyla yargılanıyor bu davalarda. Hulusi Akar tarafından Terörle Mücadele Harekâtının etkinliğini ölçmek masadıyla görevlendirdiği heyet, Kurumsal Dönüşüm Şube Müdürü Muzaffer Düzenli ve Kara Kuvvetleri Teşkilat Şube Müdürü Bilal Akyüz'den müteşekkildi.”
“15 Temmuz 2016’da Hakan Fidan'a yönelik suikast veya kaçırılma ihbarının Hakan Fidan'a iletilmesinden yani saat 16.05'ten Hakan Fidan'ın genelkurmay karargahından ayrılışına kadar yani 20.20'ye kadar 4 saati aşkın bir süre geçiyor. Bu süre zarfından ne Hakan Fidan ne Hulusi Akar doğrudan bağlı ve sorumlu oldukları Başbakan'a, Cumhurbaşkanına bilgi verme ihtiyacını ne hikmetse hissetmiyorlar.”
“Hulusi Akar, 15 Temmuz vakasının önemli bir tanığıdır. Kalkışma görünümündeki tezgâhın hemen öncesinde akıllarda soru işareti oluşturan birtakım örtülü temasları mevcuttur. Bunu herkes biliyor. Ayrıca 15 Temmuz akşamı hem Genelkurmay Karargâhında hem de kalkışmanın iddia edilen yönetim merkezi Akıncı Üssünde 12 saat süreyle yaklaşık birçok olaya şahitlik ediyor, birçok kişiyle temasta bulunuyor.”
“Hulusi Akar’ın ifadelerinde Yurtta Sulh Konseyi (YSK) ile ilgili tek bir satır geçmemektedir. Kalkışmadan en önce ve en üst düzeyde haberdar olan Hulusi Akar ve Hakan Fidan ikilisi, ifadelerinde YSK ile ilgili bir bahis var mı? Bakıyoruz; yok. Bilhassa Hulusi Akar'ın ifadeleri önem arz etmektedir. Zira kendisi iddiasına göre enterne edilmiş, Akıncı Üssü'ne götürülmüş ve 12 saat boyunca burada birtakım görüşmeler yapmıştır sabaha kadar. Ancak ifadelerinde YSK ile ilgili tek bir satır geçmemektedir. Eğer, YSK diye bir şey varsa mutlaka kendisine Akıncı'da bilgi verilmiş olması lazım öyle veya böyle. Ancak, kendisinin bu yönde bir beyanı yok.”
“15 Temmuz 2016 öncesinde Hulusi Akar benim sicil amirimdi. Çok yakın bir mesai ilişkimiz vardı. Hem koskoca Konsey üyesi, hem muhteşem örgüt yöneticisi, hem de çok yakın bir mesai arkadaşı olarak o akşam kendisiyle mutlaka bazı temaslarımız olmuştur. Dolayısıyla; benim de çok merak ettiğim o akşam ki temaslarımızı, Yurtta Sulh Konseyi ile ilgili bilip gördüklerini, Ayrıca, 15 Temmuz'dan önceki özellikle son 3 senelik süreç içinde benim görev alanıma girmeyen hangi özel çalışmaları benden talep ettiğini, bunlardan güttüğü maksadı kendisine bizzat sormak isterdim. Böylelikle kimin, ne yöneticisi olduğunu siz de, kamuoyu da öğrenmiş olurdu.”
Bu ifşaatlar üzerine gelin Muzaffer Albayla birlikte önce şu sorulara cevap arayalım:
- Hulusi Akar ve Hakan Fidan'ın komisyona ifade vermek üzere yazılı ve sözlü olarak çağırılması talep edilmesine rağmen, komisyona gidip açıklama yapmamaları hangi makul gerekçeye dayanıyor?
- Milletin Meclisine bizzat gidip, gerçekleri korkmadan ifade etmek neden bu kadar zor geliyor?
Albay Düzenli’nin çağrısını birlikte yineleyelim: Mert ol, Korkma!
Sami Baran Sevinç (SBS)
Kaynak
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/109 esas sayılı dosyası kapsamında yapılan 26/03/2019 ve 27/03/2019 tarihli duruşmasındaki sanık MUZAFFER DÜZENLİ'nin SEGBİS ile kaydedilen esasa ilişkin savunması.