15 Temmuz'da Çakırsöğüt Tugay'ına Kurulan Tuzak

15 Temmuz'da Çakırsöğüt Tugay'ına Kurulan Tuzak
28/05/2024

Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan 09 Nisan 2019 tarihinde Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadeyle 15 Temmuz Kumpasıyla ilgili resmin netleşmesine önemli bir katkı sağladı.

Tuğgeneral Gürcan ifadesinde birliğine saat 22.20 de gelen intikal mesajıyla ilk aracının saat 23.20’de kışladan çıktığını, Cizre istikametinde yol boyunca 3 polis ve 2 jandarma kontrol noktasından geçtiklerini, kimsenin “Biz Cizre'ye varana kadar 5 tane noktadan geçtik Sayın Başkanım, hiçbirinde durun yahu nereye gidiyorsunuz, ne yapıyorsunuz,  siz diyen olmadı?” Cizre girişinde yolun polis tarafından kapatıldığını görünce yolu açmalarını istediğini, polislerin ise “Biz emir aldık sizleri geçirmeyeceğiz!” dediklerini belirtti. Yaşanan olayların tanık beyanları ve polis görüntü kayıtlarıyla sabit olduğunu, bu görüntülerin ve kayıtların tamamının mahkemeye sunulmamasının sebebinin ise yaptıkları suçları gizlemek için olduğunu vurguladı. Daha sonra Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar’ı telefonla aradığını, ancak onun yerine Kurmay Başkanı’nın telefonu açtığını söyledi. Böylelikle “Kumpasa düştüğümüzü anlar anlamaz; bütün tabur komutanlarımla orada görüşüp hemen geri dönüş emrini verdim ve birliğimize geri dönmek için hareket ettik. Kimsenin burnunun kanamamış olması da buna en büyük örnektir. Tek mermi dahi patlamadı” ifade ederek savunmasına devam etti.

Tuğgeneral Gürcan, “Sayın Başkanım herkes (sözde) darbenin saat kaçta öğrenildiğini soruyor. 15 Temmuz saat 16:28'de, Genelkurmay Hava Alayı Etimesgut'tan - Şırnak Hava Meydanının, 15 Temmuz 2016 tarihinde 22 ile 24 saatleri arasında yapılacak olan uçuş faaliyetleri sebebiyle açık tutulmasını emreden faks mesajı var.  Bazıları Şırnak'ta (sözde) darbeyi saat 16.28 itibariyle biliyordu Sayın Başkanım“ ifade ettikten sonra da faks mesajlarını Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesinde dava dosyasında gördüğünü; Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamada ise dosyadan çıkarıldığını belirtti. Birliğine intikal emri ise gece 22.20 de geldiğini, ancak uçaklarla ilgili faks mesajını dosyadan çıkaranların o gün uçakların geleceğini saat 16.28 itibarıyla bildiklerini, ama ne Tugay komutanına ne de Tümen komutanına bu konuda bilgi verilmeyerek birliğinin tuzağa çekildiğini söyledi. 

Tümen Kurmay Başkanı Arif Bozbıyık'ın telefonla “Tümen komutamız sizi tümene bekliyor!” demesine üzerine Tümen Karargâhına gittiğini ve Tümen Komutanının makam odasında görüşme yaptıktan sonra avukatını aradığını; hem özel telefonunu hem de resmi telefonu kapattıktan sonra; “olduğu gibi bıraktım, Tümen Komutanına bıraktım Sayın Başkanım. Hiçbir şekilde kaçırmadım. Ne varsa alsınlar baksınlar incelesinler istedim” ifade etti. 

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin, görülen dava dosyasındaki 7 sayfalık olan iddianamenin yazım hatalarına kadar Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davadaki iddiaların aynısı olduğunu belirten Tuğgeneral Gürcan’ın avukatı; “Yeni bir gelişme, yeni bir husus içermediği halde sanki yeni şeyler varmış gibi Adana'daki iddianamenin kopyala yapıştır şeklinde eklenmesiyle bu iddialar oluşturulmuş” olduğunu vurguladı. 

Tuğgeneral Gürcan’ın avukatı savunmasına devamla, müvekkilinin 09 Temmuz’da Çakır Söğüt Jandarma Komando Tugayı’na katılış yapmış olmasına rağmen, Hakan Bıyık’ın müvekkilini 9 Temmuz günü öğle saatlerinde (sözde) darbe planlaması yapılan bir villada gördüğünü iddia ettiğini, bu iddiasının yanlış olduğunu ortaya çıkarmak için müvekkilinin 9 Temmuz'da Şımak'ta olduğuyla ilgili katılış bilgilerinin Jandarma Genel Komutanlığından ve Çakır Söğüt Jandarma Komando Tugayından ve  9 Temmuz tarihli müvekkiline ait Türk Hava Yolları uçuş bilgilerini talep etmelerine rağmen halen bu bilgilere ulaşılamadığını belirtti. Bu bilgilerin müvekkilinin (sözde) darbe planlaması yapılan villada olmadığını ispatlamak için önemli olduğunu da vurguladıktan sonra “Müvekkilim sadece bu tanık ifadesi nedeniyle örgüt yöneticiliği suçlamasına maruz kalmıştır ve Yurtta Sulh Konseyi üyesi olarak iddianameye soruşturma yapılmaksızın eklenmiştir. Hakan Bıyık’ın yalan söylediği bu kadar açık olduğuna göre hakkında yalancı tanıklık suçundan suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyoruz” diye ilave etti.

Tuğgeneral Gürcan’ın avukatı savunmasına devamla müvekkilinin telefonuna 16 Temmuz sabahı erkenden el konulduğunu, ancak saat 18.00 kadar Whatsapp gruplarında online görüldüğünü, kendisinin araması üzerine telefonun meşgule alındığını ve daha sonra kapatıldığını belirttikten sonra “telefon usulsüz olarak birileri tarafından incelendi. Telefonla ilgili el koyma tutanağı yok, telefonu kim aldı, kim el koydu ne zaman yani poşetlendi, ne zaman bilirkişiye verildi, hiçbir bilgimiz yok. İmajı falan hiçbir şekilde verilmedi bize.  Bu yüzden telefonla ilgili incelemenin yapılmasını yani en azından telefonun nerede olduğunun bulunmasını istiyoruz. Şırnak’ı da aradım; Adana'da da defalarca araştırdım hiçbir yerde yok. Çünkü o günkü Whatsapp görüşmelerinde lehine olabilecek de birçok görüşme vardı. Yani önceden bildiği iddia ediliyor ya! Bilmediğini gösterir birçok konuşma orada vardı. O yüzden telefonun bulunmasını ve inceleme yapılmasını” talebinde bulundu.

Tuğgeneral Gürcan’ın avukatı polis telsiz kayıtlarının Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesinde dosya da olmasına rağmen Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin görülen dava dosyasında olmadığını belirttikten sonra Cizre’deki polis telsiz kayıtlarında saat 21.18'de polisler birbirlerine “ Şırnak tarafından gelecek araçlar hakkında dikkat edilmesi şeklinde. Ülke genelinde bir farklı durumdan bahsediliyor ve özellikle Şırnak tarafından gelecek araçlara dikkat edin şeklinde saat 21: 18'de. Bu saatte daha müvekkilime intikal emri gelmemişken,  Şırnak tarafından araç geleceği nereden biliniyor?”  diye mahkeme heyetine sordu. Şırnak Hava Meydanına 15 Temmuz 2016 tarihinde 22 ile 24 saatleri arasında yapılacak olan uçuş faaliyetleri sebebiyle açık tutulmasını emreden saat 16:28' de ki faks mesajından ne Tugay komutanına ne de Tümen Komutanına bilgi verilmemesiyle birlikte değerlendirildiğinde tuzağa çekilme emareleri olarak gördüğünü belirtti. 

Sonuç olarak Tuğgeneral Ali Osman Gürcan; 2016 yılının başından itibaren özellikle Ankara ve İstanbul’da yaşanan büyük terör olaylarını düşünerek ve emirdeki “önü alınamayacak olaylar neticesinde sizin intikal etmeniz gerekiyor” cümlesinden büyük bir terör saldırısının beklenildiğini tahmin ederek acil olarak kışladan saat 23.20 de intikale başladıklarını, intikale başlamadan önce 2. Ordu Harekât Merkezinden bir Albay’ın arayarak Tugay’ın uçaklarla Cizre havalimanından alınarak Ankara’ya intikal ettirileceği hakkında bilgilendirildiği savunmasında belirtiyor. 

Daha sonra yapılan tahkikatta ise;  Cizre Havalimanı’na faks mesajın saat 16.28’de geldiği; ama bu konu da, ne Tümen ne de Tugay komutanının bilgilendirilmemesi; birliğe intikal emrinin saat 22.40 da gelmiş olmasına rağmen saat 21.28 de ki polis telsiz kayıtlarının çözümünde “Şırnak tarafından gelecek araçlara dikkat edin!”  anonslarının olması ve ilk 3 polis kontrol noktalarından hiçbir engelleme olmadan geçmeleri, en son Cizre girişinde polis tarafından durdurulmaları;  Tuğgeneral Ali Osman Gürcan’nın teslim ettiği telefonunun hiçbir yerde bulunulmaması ve bu konuda yapılan taleplere de cevap verilmemesi birlikte değerlendirildiğinde Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanlığı personeline kumpas kurulduğunu göstermektedir.