Ünlü Akademisyen Gözünden 15 Temmuz

Ünlü Akademisyen Gözünden 15 Temmuz
20/02/2024

15 Temmuz’un üzerinden yedi yıldan fazla zaman geçti. Birçok kişi kendi açısından bu olayı yorumladı ve değerlendirdi. Siyasi iktidar ile aynı çizgide olanlar 15 Temmuz’un  bir darbe girişimi olduğu konusunda ısrarcı olsalar da, birçok aydın ve akademisyen bunun aslında böyle olmadığı ve 15 Temmuz’un bir kumpas olduğu fikrindeler. 

Aslında 25 Temmuz 2016 tarihinde Haber Türk ekranlarında Prof. Dr. Nurşen Mazıcı 15 Temmuz hakkında fikirlerini beyan etmişti. Ancak reklam arasından sonra tekrar yayına alınmadı. Çünkü 15 Temmuz hakkında bazılarının hoşuna gitmeyecek cümleler sarf etti. Kısaca sayın Mazıcı 15 Temmuz hakkında “Size bunun ne olduğunu söyleyemem ama ne olmadığını söyleyebilirim. Bu bir darbe girişimi değildir. Dünyada yapılan hiçbir askeri darbeye uymuyor…..Bunun askeri bir darbe ile ilgisi yok. Askeri darbe değil bu..” dedi. Sayın Mazıcı’nın sözleri neden değerli? Çünkü sayın Mazıcı’nın doktora tezi askeri darbeler üzerine. Yani bu konuda kendisi çok bilgili. Sayın Mazıcı’nın sözlerini şu linkten dinleyebilirsiniz.  

https://www.youtube.com/watch?v=uxTpHMlcJXA

Emasya protokolü darbeye zemin hazırladığı için 2010 yılında Akp tarafından kaldırıldı. Ancak daha sonra bu protokol 15 Temmuz’dan haftalar önce meclisten geçiyor, daha sonra 13 Temmuz’da TCGAP uçağı ile Dalaman’da ailesi ile birlikte tatilde olan Cumhurbaşkanına onaylatıyorlar. Emasya protokolünün bu kadar acele ve 15 Temmuz’dan hemen kısa bir süre önce yürürlüğe konulması ile askerin  sivil alana çıkmasını engelleyen hukuki boşluk giderildi. Şayet bu yasal düzenleme yapılmamış olsaydı 15 Temmuz günü sivil alanda hiçbir askeri göremezdik.

İlginç başka bir durum daha var. Uluslararası Hukukta Belçika Şartı vardır. Bu kritere göre, bir gruba mensup kişi veya kişilerce devlet başkanı ya da ailesine karşı bir suikast girişiminde bulunulması ya da teşebbüs edilmesi halinde bu kişiler ve bu grubun veya topluluğun başında bulunan kişiler uluslararası hukukun tanıdığı korumalardan yararlanamayacaktır. İşte bu kural ilginçtir yine 15 Temmuz’dan kısa bir süre önce 11 Temmuz 2016 tarihinde imzalanan bir protokol ile Türkiye taraf olmuştur.

Bu düzenlemede de asıl amaç 15 Temmuz kumpasının hazırlığı kapsamında Cumhurbaşkanına sözde suikast girişimi dizayn edilerek, yine bu sözde suikast girişimi bir gruba ve bu gruba mensup kişilere mal edilmek amaçlanmıştır. Böylece bu sözde suikast girişimi bir gruba mensup kişi ve kişilere mal edilerek, bu kişilerin uluslararası hukuki korumalardan faydalanmaları engellenmek istenmiştir. 

Devlet kurumlarında da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Özel Kuvvetler Komutanlığı kursiyerleri TÜRKSAT’A götürülüyorlar. Keşif ve incelemede bulunmaları isteniyor. Tesisler hakkında brifing alıyorlar, yayınlar nasıl kesilir, emniyet tedbirleri, nöbetçi durumu nedir güzelce anlatılıyor. Tarih yine 15 Temmuz’a çok yakın bir tarih olan Nisan 2015. Türksat gezisinin planlayıcıları arasında bulunan Okul Komutanı Faruk Bozdemir, hangi amaçla kursiyerleri TÜRKSAT’a götürdü?

Yine Akıncı Üs Komutanlığında MİT personeli tarafından keşif ve inceleme faaliyeti yapılıyor. Karargâh hakkında brifing alıyorlar, uçaklar emniyet tedbirleri ve nöbetçi durumu hakkında. Tarihler yine 15 Temmuz’a çok yakın bir tarih olan Mayıs 2016. Adeta 15 Temmuz ‘un provası ve ön keşfi gibi.

Yine 15 Temmuz akşamı önceden gözaltına alınacak kamuda çalışan kişiler için listelerin çok önceden hazırlandığını hemen hemen aklı başında olan herkes biliyor. Çünkü binlerce kişiden oluşan ihraç listelerinin birkaç gün içinde hazırlanması imkânsız. İşte bunun gibi birçok örnek bulunabilir.

Diğer önemli bir husus da 15 Temmuz yargılamalarında karşımıza çıkıyor. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/109 esas sayılı dosyası kapsamında yapılan 08/04/2019 ve 09/04/2019 tarihli duruşmasında Kur.Alb. Osman Kılıç’ın SEGBİS ile kaydedilen savunmasında da belirtmiş olduğu üzere; “Başkanım Emniyet Genel Müdürlüğü, Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve Adli Bilişim Şube Müdürlüğün’ün inceleme raporu diyor ki: Grand Yazıcı Turban otele gelen cihaz incelendi diyor. Başkanım resmi yazıdır bu. Diyor ki buradan aynen okuyorum: Üst ekran alıntısında görüldüğü üzere Başkanım belgedeki kırmızı işaretli bölüm aşağıya kırmızıya çıkardığım bölüm. Görüldüğü üzere cihaza ait kayıtların 25 Temmuz tarihinde son bulduğu. Bu tarihin ise cihaza ait el koyma tarihi ile aynı olduğu görülmüştür. Güzel, DVR cihazlarının çalışma prensibinden dolayı yeni güne ait görüntülerin kaydedilebilmesi için eski kayıtlar cihaz tarafından silinmekte, ...”

Cumhurbaşkanın kaldığı otelde kamera kayıtlarının fişi korumlar tarafından 13 Temmuz günü kesildiği için olay gününe ait, cumhurbaşkanın otelde olduğuna ilişkin net bir görüntü yok. Görüntü olmadığı için otelden ne zaman ve nasıl ayrıldığına ilişkin net ve kesin bir saat söylemek imkânsız. 

Cumhurbaşkanına sözde suikast etmek için o gece geldiği iddia edilen tim 03.20 de geliyor. Ancak bilirkişi raporunda “Tüm cihazlara ait kayıt raporları düşünüldüğünde sayın Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın Marmaris ilçesini terk etmeden tam teçhizatlı olarak görülen ve helikopter desteği alan üstlerinde asker kıyafeti olan grubun Marmaris’e geldiği anlaşılmıştır.” Peki, üzerlerinde asker giysisi olan bu kişiler kim? Bu husus da 15 Temmuz kumpası öncesi yapılan planlamaların bir parçası. Yine kamera kayıtlarının zamanında istenmemesi ya da el konulmaması sebebiyle o geceye ait net, açık ve kesin görüntüler elde edilmesinin önüne geçiliyor.

Tüm bu hususlar ve 15 Temmuz’dan önce ve sonrası yapılanlar düşünüldüğünde sayın Prof. Dr. Nurşen Mazıcı’nın aslında yanılmadığını söyleyebiliriz.

Barış Küheylan

 

Kaynak

https://www.dogruaci.com/Haberler/dilaver-dervis-15-temmuzun-failini-nasil-ogrendik-kime-yaradi-magduru-kim-179

https://www.dogruaci.com/Haberler/yayin-kesme-senaryosu-ozel-kuvvetlerin-turksat-tesisleri-gezisi-347