Tarihe Not Düşenler: Tuğa. Ömer Faruk Harmancık ve Kur.Alb. Muzaffer Düzenli
15 Temmuz ve akabinde yaşanılan OHAL süreci, Türkiye’de hukukun askıya alındığı, insan hak ve özgürlüklerinin anlamını yitirdiği, güçlülerin haklı olduğu bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Nitekim Türkiye’nin mevcut sosyal, ekonomik ve siyasi durumu bunu apaçık gözler önüne sermekte.
Tarih boyunca Türkiye’nin içinde bulunduğu sürece benzer süreç yaşanılan toplumlarda hak ve hakikatin taraftarı olan eğitimli ve yetişmiş insanlar, iktidar sahipleri tarafından çeşitli hukuksuz uygulamalar ile susturulmaya çalışılmış, ya özgürlükleri ellerinde alınmış ya da sürgün edilmişler. Bu süreçler insanların yaptıkları ya da yapamadıklarıyla, söyledikleri ya da söyleyemedikleriyle tarihe örnek alınacak ya da ibret alınacak insanlar olarak geçmelerini sağlamıştır.
Hazırladığımız bu yeni yazı dizisi ile Türkiye’de hukukun esamesinin okunmadığı mahkemelerce yapılan 15 Temmuz yargılamalarında, dikta rejiminin hakimlerine göre son sözleri sorulanların ancak gerçekte ise “Tarihe Not Düşen Örnek İnsanların” sözlerine yer vereceğiz.
Tuğa. Ömer Faruk Harmancık: “Artık milletin geleceği ve masum sanıkların vebalini üzerinizde taşıyorsunuz”
Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde şu sözleri ile tarihe not düşmüştür;
“Benim adım Ömer Faruk Harmancık. Bu topraklann çocuğuyum. bu milletin evladıyım. Babamın da oğluyum. Bu mahkemede süreç boyunca masum olduğumuzu açıkça bilmenize rağmen adil yargılama yapmadınız, tarafsız değildiniz, bağımsız değildiniz. İnsanlık onurunu ayaklar altına alan işkenceye gözünüzü kapattınız, kulağınızı kapattınız, kör gibi sağır gibi davrandınız. Duydukları karşısında taş olsa çatlar, erirdi ama siz dünyanın korkuları, zamanın kaygıları karşısında masumiyetleri, mağduriyetleri, mazlumiyetleri bilmenize rağmen susmayı seçtiniz, sustunuz. Sizin için yaptığımı söylediğim savunmamı dinlemediniz bile, dinliyormuş gibi bile yapmadınız, kestiniz, kısıtladınız. Hakkımız olan savunmaları tamamlamamıza izin vermediniz. Türk Hukuk tarihinin en ağır ceza talebi ile yargılanan sanıklar olarak son sözlerimizi bile cümlelerle kısıtladınız. Bu kararınıza itiraz ediyorum. İlk günden kararınızın ne olacağı belli olan bu mahkemede, adil olmayan bu şartlarda usulen son söz söylemenin bir anlamı yoktur. Sadece bilmem fark edebildiniz mi, artık milletin geleceği ve masum sanıkların vebalini üzerinizde taşıyorsunuz. Sizden davacıyım, Hakim-i Mutlak’a havale ediyorum.”
Kur.Alb. Muzaffer Düzenli: “Bu benim son sözüm değil. Allah nasip ederse söylenecek çok sözüm, yapacak çok işim var”
Kurmay Albay Muzaffer Düzenli ise şu sözleriyle tarihe not düşmüştür;
“Bu benim son sözüm değil. Allah nasip ederse söylenecek çok sözüm, yapacak da çok işim var. Bana terörist diyenin kendisi teröristtir. Bana hain diyenin kendisi haindir. Bana darbeci diyenin kendisi darbecidir. Hain, terörist. darbeci, oligarşik terör örgütünün sonu gelmiştir. Halimi kullara değil sadece Allah'a arz ediyorum, beklediklerimi de sadece ondan bekliyorum. Herkes kendi geleceğini hazırlıyor. Allah kimseyi doğru yoldan ayırmasın. Kahraman silah arkadaşlarımla beraber bulunmaktan mutluyum, onlan çok seviyorum. İyilere selam.”
Hak ve Hakikati savunanların tarihte hakettikleri yeri ve değeri alacaklarına inanıyoruz. Tarihe not düşenleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz...
(*) Yazarlarımızdan Fatih Ayhan Acar tarafından derlenmiştir.
Kaynak
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/05/2019 tarih ve 2017/109 esas sayılı SEGBİS çözüm tutanağı