Suçlularla Kurulan 15 Temmuz Rejimi: Cihat Yaycı Örneği
Gerek ‘’15 Temmuz Kumpas Projesi’’ nde aktif olarak rol alan, gerekse KHK'lı personelin tasfiyesiyle oluşan boşluğu dolduran görevlilerin ortak özelliği şaibeli işlere karışmış, suça bulaşmış, yargılanmış kimseler olmalarıdır. Suçlarının aklanması karşılığında veya ikbal hırsıyla kendilerini zulüm rejimine satmış bu kişilerden Cihat Yaycı örneğini nazarlarınıza sunuyoruz.
Cihat Yaycı, 2012 yılında Tuğamiral olarak atanmış ve aynı zamanda Moskova Askeri Ataşesi olarak görevlendirilmiştir. Ancak diplomatik misyonlarda nadir görülen ve şüphe dolu bir skandala imza atmıştır. Söz konusu skandal uygulamanın detayları şöyledir;
O dönem Askeri Ataşelik bünyesinde hem Türkçe hem de Rusça bilen (muhtemelen Azeri kökenli) sözleşmeli personel çalışmaktaydı. Yaycı, sözleşmeye aykırı bir şekilde bu çalışanları işten çıkarmıştır ve yerlerine kim oldukları ve neden seçildikleri konusunda soru işaretleri bulunan kimseler alınmıştır. Normalde diplomatik misyonlarda suça bulaşma, rüşvet vb. gibi durumlar olmadan ataşeler işten çıkarma yapmazlar. Bu kapsamda işten çıkarılan kişiler, sözleşme hükümlerine aykırı bir biçimde ve haksız yere işten çıkarıldıklarını düşündüklerinden Genelkurmay Başkanlığına resmi şikayetlerde bulunmuşlardır.
Genelkurmay Savcılığının ön incelemesi sonucunda, Yaycı'ya görevi kötüye kullanmaktan dolayı dava açılmıştır. Yaycı, Genelkurmay Askeri Mahkemesinde yargılanmaya başlamıştır. Yaycı oldukça hırslı bir kişi olması ve bunu Tümamiral olmasının önünde bir engel görmesinden dolayı davaya müdahale bile etmiştir. Siyasi bağlantılarını kullanarak veya üst düzey komutanları (örneğin Yaşar Güler gibi) devreye sokarak sürekli olarak savcı ve mahkeme üzerinde baskı kurmuştur.
15 Temmuz Kumpas Projesi, Yaycı’nın imdadına yetişmiş, kurulan rejim soruşturmayı kapatmış ve Yaycı 2016 yılında Tümamiral yapılmıştır. Yaycı kumpas projeye yardımının mükafatını almakla birlikte F.metre adı verilen soykırım aracını devreye sokarak diyetini ödemiştir. Ama kaybeden ülkemiz ve insanımız olmuştur. Çünkü;
* Yaycı, ülkeyi diplomatik temsil bakımından uluslararası arenada rezil edecek skandala imza atmıştır.
* İşten çıkardığı kişilerin yerine getirdiği kişilerden menfaat sağlayıp sağlamadığı ve amaçlarının ne olduğu hala şüpheli bir durumdur.
* 15 Temmuz olayları olmasa Yaycı, yargılandığı davada muhtemelen ceza alacaktı ancak yaptığı baskılar ve 15 Temmuz rüzgârı sayesinde cezadan kurtulmuştur.
* İsmail Metin Temel gibi, Yaycı da suçları ve usulsüzlükleri şantaj konusu yaparak 15 Temmuz kumpasında aktif bir rol almıştır.
Son tahlilde, projede yer alan aktörlerle, bu aktörlerin kirli işleriyle ve hukuksuzluklarıyla beraber 15 Temmuz budur! Bugünlerde yaşadığımız sosyal ve ekonomik anlamdaki sıkıntıların kaynağı, devletin suça bulaşmış insanlara, mafyaya teslim edilmesi hatta devletin mafyalaşması değil midir?
Dilaver Derviş