Mehmet Görmez: “Bunun Bir Terör Saldırısı Olduğunu Düşündüm”
15 Temmuz davaları hukuksuz bir şekilde görülmeye devam ediyor. 2016 yılından beri Türkiye, adı konmamış bir olağanüstü hal ile idare ediliyor. 15 Temmuz davaları, gerçeği ortaya çıkarma niyetinin yanına bile yaklaşamazken, yıllardır binlerce insan zamana yayılarak oyalanıyor ve tarifi mümkün olmayan acılar çektiriliyor. Bunun da ötesinde davaların görüldüğü mahkemelere bir de, asıl suçluları saklama ve koruma görevi verildiğini görüyoruz. İşte bu kökten bozuk işleyiş içerisinde bile ne zaman yeni bir bilgiye ulaşılsa, her seferinde kendisi ile çelişen ve şu an sanık durumunda bulunanların beyanları ile örtüşüp, onları destekler nitelikte sahneler ile karşı karşıya kalıyoruz.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez
15 Temmuz davalarında ifade vermekten kaçırılan isimlerden biri de Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davada 29 Nisan 2024 günü Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ifade verdi. 12punto haber sitesinde ancak özet olarak yer verilebilen 8 yıllık bir fikrî hazırlık sonucu oluşan beyanda ise halen çelişkiler ve ayakları yere basmayan konular var.
Hukuken ve Dinen Yemin
Mehmet Görmez’in tanık olarak ifadesi alınmadan önce kendisine mahkeme başkanı tarafından yemin ettiriliyor. Bir sanığın “Tanık olarak ettiğiniz yemin dinen geçerli mi?” sorusuna da Mehmet Görmez “elbette” şeklinde cevap veriyor. Bu yemininden sonraki Mehmet Görmez’in duruşma boyunca dile getirdiklerini aşağıda bulacaksınız.
Bugüne Kadar Neredeydi?
Mehmet Görmez’in daha önce mahkemece, kendisi bulunamadığı için dinlenilmesinden vazgeçildiği belirtilmiştir. Emekli bir üst düzey kamu çalışanının bulunamadığının söylenmesi ne derece inandırıcıdır? Görmez ise, TBMM Araştırma Komisyonu’na davet edilmediği için gitmediğini, ayrıca bugüne kadar herhangi bir mahkemenin kendisini çağırmadığını söylemiştir. Dolayısıyla 15 Temmuz gecesi Diyanet İşleri Başkanlığının oynadığı kritik role rağmen, başkanı olan kişi gerçekten ya hiç çağrılmamıştır ya da doğruyu söylemiyordur.
Bugün Nerede?
Mehmet Görmez duruşmaya Sincan’daki mahkeme salonuna gelmeden Ankara Adliyesi’nden görüntülü konuşma ile bağlanmıştır. Mehmet Görmez’in, Ankara’da bulunmasına rağmen duruşma salonuna gelmemesi ise sanık avukatlarınca yüzleşmekten kaçtığı şeklinde yorumlanmıştır. Duruşma salonuna gelmemesinin özel bir sebebi olup olmadığının sorulması üzerine ise, duruşmanın Ankara Adliyesi’nde olduğunu düşünerek oraya gittiğini söylemiştir. Kendisine yapılan duruşmaya davet tebligatında adres yazıp yazmadığı sorusuna, “hayır” şeklinde cevap vermiştir. Av. Ayşe Süeda Ünal ise tebligatta koyu harfler ile duruşmanın Sincan’da yapılacağının yazılı olduğunu beyan etmiştir. Dolayısıyla tebligatta ya duruşmanın yeri yazmıyordur (tebligatta bunun yazılı olmaması ne derece mümkün?) ya da “yazmıyordu” diyen doğruyu söylemiyordur.
Doğru Söylemiyorsa
15 Temmuz’un üzerinden yıllar geçtikten sonra bile çok dar kapsamlı bir ifade verme esnasında doğru olmayan ifadelere yer verilebiliyorsa, Mehmet Görmez’in tüm söylediklerinde güvenilirliği ciddi derecede sarsılmış demektir. Devletin diyanet işlerinin en yüksek konumunda görev almış bir kişiden ise böyle bir şey beklenmez. Bunca kişiye bile isteye haksızsız yapmak bir din alimine asla yakışmaz, buna hakkı da yoktur.
Doğru Söylüyorsa
Mehmet Görmez’in o gece ile ilgili şu sözleri de dikkate değer: “.. bana gelen Boğaziçi Köprüsü’nün tanklarla kesildiği şeklindeki mesajlardan bunun bir terör saldırısı olduğunu düşündüm.” Mehmet Görmez eğer bu ifadesinde doğruyu söylüyorsa bu kez de akıllara haklı olarak şu soru gelebilir: Üst düzey bir memur olan, MİT dahil devletin güvenlik birimleri ile koordineli çalışabilen ve profesör ünvanı olan bir kişi, bu olağanüstü durumun terör saldırısı olduğunu düşünüyor. Vatani görevini yapmakta olan erler, askerî okul öğrencileri ve aylardır terör eylemi yapılacak şeklinde tatbikat yaptırılan subay ve astsubaylar ise tatbikat ve terör eylemi var denilerek kışlalardan dışarıya çıkartıldıklarında kendilerine neden inanılmıyor?
Bir Başka Çelişki
Sanıklar, Kara Havacılık Komutanlığı helikopterlerinin kalkış saatleri ile Görmez’in verdiği saatlerin birbirini tutmadığını vurgulayarak, belirtilen saatte MİT yerleşkesine ateş açan kimliği belirsiz helikopterlerin tespit edilmesini istiyor. Ayrıca kamera kayıtlarındaki tarih ve saat bilgilerinin neden silindiği de sanıklarca halen sorulan ve cevabı verilmeyen sorular arasında yerini korumaya devam ediyor.
Başkaca Sorular
15 Temmuz gecesi boyunca diyanet personelinin aldığı aktif rol ve yabancı asker veya silahlı kişi ve grupların o gece ülkemizde faaliyette bulunduğu konusunda ciddi bilgiler varken Suriyeli muhaliflerin liderliğini yapmış bir şahıs, Diyanet İşleri Başkanı ve MİT Müsteşarının bir arada toplantı halinde bulunması nasıl açıklanabilir? Mehmet Görmez’in beyanına göre çarşamba günü olan görüşme hangi sebeple Cuma günü 20.30’a alınmıştır. Bu Suriyeli şahsın ÖSO ile bağlantısı nedir?
Adaletin Selası
Görmez, 15 Temmuz gecesi verilen selalarla ilgili bir sorusu üzerine de, “Bunun hem şahsım hem Diyanet İşleri Başkanlığı tarihine altın harflerle yazılacak bir vazife olduğunu ifade etmek istiyorum.” şeklinde cevap veriyor.
Hakikat ise hiç de öyle değil!
"15 Temmuz gecesi verilenler ‘Adalet’in selası imiş,
Baki kalacak olan bu kubbede masumların haklı sadası imiş.”
Mahir Çetin
Kaynak