Hulusi Akar’ın Yakın Koruması O Günü Anlattı
Hulusi Akar, 15 Temmuz sonrasında uzun bir süre boğazındaki kemer izi ile hafızalara kazınmış, „darbe yapan askerler“ tarafından alıkonulduğu, kendisine karşı zor kullanıldığı basında haberleştirilmişti. Çatı davası kapsamında sanık olarak yargılanan, Akıncı Üssü’ne intikal ettiği helikopterde korumalığını yapıp emniyetini sağlayan Özel Kuvvet Tim Personeli Adnan Arıkan olayların hiç de bu şekilde gelişmediğini söyleyerek o gün yaşananları anlattı.
Arıkan kendisinin ve orada bulunan herkesin tamamen Genelkurmay Başkanı’nın emrinde hareket ettiklerini şu ifadelerle destekliyor;
“Genelkurmay'dan 1A kapısından çıkarken bile herkes onu takip ediyor, o yavaşlayınca herkes yavaşlıyor, o durunca herkes duruyor, o devam edince herkes devam ediyor emirler vermeye devam ediyordu. Biz komutanın koruma ekibi olarak o helikoptere bindik, o şekilde görevlendirildik. Sözde derdest haldeki komutan üniformanın kepini istiyor, emir verdiği takım elbiseli koruma görevlisi Başçavuş Abdullah Erdoğan zannedersem, koştura koştura telaş içerisinde emrin gereğini yapıyor, kepi kendisine teslim ediyor.”
Derdest Edilen Komutana Nöbet Selamı!
Arıkan ifadesinin devamında helikopterin indiği yerde pistleri ve kalkan savaş uçakları olduğunu görünce Akıncı Üssü olduğunu anladığını, indikten sonra da Genelkurmay Başkanı’nın havacı birkaç personel tarafından karşılanarak sonradan Üst Komutanlığı olduğunu öğrendiği binaya geçtiklerini ifade ediyor. Binaya giriş sırasında yaşadığı durum ise ortadaki emir komuta devamını gözler önüne seriyor.
“Binanın girişinde ve etrafında profesyonel teçhizatlı personel emniyet almıştı. Hulusi Akar içeri girerken saygı nöbeti tutan asker selam dur pozisyonuna geçerek kendisini selamladı."
Çay, Kahve, Kuruyemiş
Savunmasının devamında daha önce Abidin Ünal’a mahkemede yöneltilen ve kendisinin de doğruladığı askerler tarafından kuruyemiş, çay, meyve suyu ikramının aynı şekilde Hulusi Akar için de yapıldığı ve odasında kendisine tahsisli sürekli dışarı ile irtibat kurabildiği bir telefonun olduğunu belirten Arıkan, nasıl olur da derdest edildiği iddia edilen bir komutana böylesi imkanların ve yetkinin sunulduğunu, neden Hulusi Akar’ın bir kez olsun bile mahkemeye gelip kendisini ifade etmediğini sorguluyor.
Revirden Alınan “Tam Teşekküllü” Rapor
Ayrıca, Hulusi Akar’ın basına yansıyan sağlık raporuna da değinen Arıkan, raporun delil niteliği varmış gibi algı operasyonlarına meze edildiğini, raporun verildiği yerin hastane bile olmayıp, Hulusi Akar'ın emrinde hizmet veren Genelkurmay Karargahındaki Birinci Basamak Muayene ve Genelkurmay Polikliniği, yani “Revir” denilen yer olduğunu söylüyor. Raporda geçen ifadelerdeki anlamsızlıkları şu sözlerle dile getiriyor;
“Raporu kaleme alan Halk Sağlığı Uzmanı Deniz Tabip Binbaşı Levent Karaardıç’ın raporda geçen şu ifadeleri insan aklıyla alay ediyor. Muayene edilenin şikayetleri kısmı şöyle; .., sağ omuz arkasında bastırmakla ağrı, her iki bilek ön kısmında kızarıklık ve burnunda bastırmakla ağrı şikayetleri mevcuttur.”
Bastırmakla ağrı rahatsızlığını ilk defa bir raporda gördüğünü, doktorun zorlama bulgularla bir rapor hazırladığını belirten Arıkan, raporun sonunda hayati tehlikesinin bulunmadığı ifadesi ile de ne kadar ciddiye alınabilecek bir rapor olduğu konusunda şüpheye mahal bırakılmadığını belirtiyor.
Salim Sancak