15 Temmuz'da Tuzağa Çekilen 58. Topçu ve Füze Tugayı ve Tuğg. Murat Aygün

15 Temmuz'da Tuzağa Çekilen 58. Topçu ve Füze Tugayı ve Tuğg. Murat Aygün
08/02/2024

Mahkemede duruşma esnasında kendisine itham edilen suçlamalar arasında; 45 askeri araçlık konvoyuyla birlikte 240 askeri personeli sözde darbe girişimine yönelik Ankara'da önemli yol ve kavşakları, TİB (Türkiye İletişim Başkanlığı) ve Türksat Binalarını işgal etmek üzere görevlendirmek, bu esnada tugayında bulunan Füze ve Roketlerin gerektiğinde ateşlenmek üzere yüklenmesini ve hazır olması emrini vermek, sözde darbenin başarısız olmasının önüne geçmek maksadı ile Polatlı Merkez Camiinde okunan selaları susturmaya çalışmak olan 58. Topçu ve Füze Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün’ün savunmasından bahsedeceğim. 
 

Türkiye'de son zamanlarda meydana gelen terör olaylarından başta Silahlı Kuvvetler ve tüm Emniyet Birimleri olmak üzere halk dahi o derece etkilenmişti ki, sıra dışı terör olayları adeta sıradan bir hal almaya başlamıştı. Silahlı Kuvvetlerde ve tüm Emniyet Birimlerinde ana gündem adım adım yaklaşan büyük bir terör saldırısına hazır olunması gerekliliği idi. 15 Temmuz öncesinde meydana gelen bu terör eylemleri neticesinde yazılan emirler, yapılan toplantılar adeta Silahlı Kuvvetler ve Tüm Emniyet birimlerinin bilinçaltına işledi. Silahlı Kuvvetler ve Tüm Emniyet Birimleri ülke çapında olması muhtemel bir terör faaliyeti için tetikte bekliyordu.
 

Ülke bu vaziyet içerisinde iken ve 15 Temmuz akşamı başlayan olayların neticesinde Tuğgeneral Murat Aygün; K.K. Harekat Merkezi tarafından sıkıyönetim ilan edildiği ve 58. Topçu ve Füze Tugayının bu kapsamda kritik yol ve kavşakların emniyete alınması görevinin olduğu emrini aldı. Sıralı amirlerine ulaşıp teyit etmek, bilgi vermek ve emrini almak istese de amirlerine ulaşamayıp birliğini aldığı emre istinaden göreve çıkarmak zorunda kaldı ve tedbiren emrinde hazır bulunan Füze Bataryalarına herhangi bir görev emri ihtimaline karşılık hazırlık yapmaları emrini verdi.
O sırada birinci amiri olan 4. Kolordu Komutanı Korgeneral Metin GÜRAK, Ankara'da kendisine bağlı bile olmayan bazı birliklerin kesinlikle kışla dışına çıkmaması için gayret sarf etmekte, ancak kendisine bağlı olan 58'nci Topçu ve Füze Tugayı ile 28'nci Mknz. P. Tugayına herhangi bilgi vermeyerek ve Birlik Komutanlarından gelen aramaları açmayarak-cevap vermeyerek adeta onları tuzağın içine çekti.


Faaliyetlerin başlamasını müteakip daha ne olduğu kimse tarafından anlaşılmayan erken saatlerde halk tarafından birliklerin yolunun kesilmesi, selaların okunmaya başlaması, ortalıkta sözde darbe söylentilerin çoğalması sebebiyle Tuğgeneral Murat Aygün, durumun görünenden farklı olduğunu sezmeye başlamış ancak ulaşmaya çalışsa da, sıralı amirlerinden, Kara Kuvvetlerinden ve Genelkurmay'dan ne bir yetkiliye ulaşabilmiş ne de kendisini bir arayan, bilgi veren yada ikaz eden olmuştur. Gece 01.30 sularında televizyondan Cumhurbaşkanının ağzından bazı askerler tarafından bir (sözde) darbe girişimi olduğunu duyduğu anda ise, artık emin bir şekilde bir tuzağın içine çekildiğini anlamış ve kışla dışında bulunan birliklere geri dönmelerini emrini vermiştir.


Ancak gerçek şudur ki; Ankara'da önemli bir Tugayın Komutanlığını yapan Tuğgeneral Murat Aygün'den bile önce sözde bir askeri darbe olacağını önceden haber almış bazı sivil halk grupları, Polatlı Ak Parti İlçe Başkanlığı koordinesinde çoktan yollara dökülmüş ve oradan geçecek olan Askeri Birlikleri beklemektedir. Aynı şekilde Tugayın Nizamiyesi önünde erken saatlerde toplanıp askeri personeli kışkırtmaya başlamışlardır. Bir diğer taraftan ise camilerden okunan selalar eşliğinde halkın askere karşı direnişe geçmesi gerektiği anons edilmekteydi.


Bu durum neticesinde Tuğgeneral Murat Aygün ve kışla dışına çıkmış olan personel olayın vehametini anlayıp bir tuzağın içine çekildiklerini anladıktan sonra kimseye silah doğrultmadan ve askerleri kışkırtan halkın oyununa gelmeden birliğe geri dönme iradesi ortaya koysalarda, organize edilmiş halk tarafından araçların tekerleri patlatılmış, bazı birlik personeli darp edilmiş ve birliğe tekrar dönmeleri engellenmiştir. Bir diğer taraftan selalar okunmakta ve halk sözde darbeci askerlere karşı direniş için sokaklara çağırmaktadır. Birliğinin sağ salim kışlaya dönmesini ve halkla en ufak bir tartışma ve çatışma olmasını istemeyen Tuğgeneral Murat Aygün, kışlaya dönmeye çalışan askere karşı halkın direnişe çağrılmasının uygun olmadığını Müftü ile konuşmak istemiş ise de, Müftülük bunu Tuğgeneral Murat AYGÜN selaları susturmak istedi diye ifade vermiş ve bunu kanıtlayacak ses kayıtlarının ellerinde bulunduğunu iddia etmişlerdir. Tuğgeneral Murat Aygün ve avukatı mahkeme boyunca Müftünün iddialarını kanıtlayabilmesi için ses kayıtlarının mahkemeye sunmasını istese de, bu istekleri kabul edilmemiş hatta duymazdan gelinmiştir.


Tuğgeneral Murat Aygün, yargılamanın başladığı ilk günden itibaren verdiği ifadelerde darbe girişimi maksadıyla hareket etmediğini, kendisinin ve birliğinin tuzağa çekildiğini anladığı saat 01.30 dan itibaren sorumluluğu alarak birliklerine kesin bir şekilde geri dönüş emri verdiğini vurgulamıştır.
Tuğgeneral Murat Aygün, yaptığı tüm savunmalarda beraatini istemedi, af dilemedi, bilakis Tug.K. olarak tüm sorumluluğu üzerine alarak, mutlak itaat prensibine göre hareket etmek zorunda olan genç yaşta ve rütbede olan personelinin masum olduğunu tüm ifadelerinde korkusuzca dile getirdi.

Harun Kılınç

 

Kaynak

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkernesinin 2017/09 esas sayılı dosyası kapsamında yapılan 16/05/2019 tarihli duruşmasındaki MURAT AYGÜN'ün Segbis ile kaydedilen esasa ilişkin savunması