15 TEMMUZ’UN TRT BİNASI BÖLGESİNDEKİ SAHTE GAZİLERİ
15 TEMMUZ’UN TRT BÖLGESİNDEKİ SAHTE GAZİLERİ
POLİS MEMURU ASIM BULAT, POMPALI TÜFEKLE YARALANDI, ANCAK ASKER ATEŞİYLE VURULDU DİYE PROPAGANDA YAPILDI.
Müştekilerden 16 Eylül 2019 tarihinde ifade veren, 2. Sınıf Emniyet Amiri Asım Bulat'ın söyledikleri çok ilginç ve olayın arka planına işaret eden özellikler taşımaktadır.
Asım Bulat; o akşam kendisini devre arkadaşı olan Resul'ün 22.15'te aradığını ve TRT'ye gitmesini istediğini söyledi. Saat 22.30-22.45 gibi TRT'ye geldiğini beyan eden Asım Bulat, aynı Resul'ün bir müddet sonra kendisini tekrar arayarak "Sana 8 tane tank geliyor" dediğini beyan etti. Ancak bilindiği üzere o gece TRT bölgesine giden tank veya zırhlı araç yoktur.
Asım Bulat, TRT bölgesinde dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve iki yardımcısı ile sık sık görüştüğünü de beyan etti. İfadesi boyunca özenle bir şeyler sakladığı izlenimi veren Bulat, asker tarafından açılan ateş sonucu sol diz kapağı civarından yaralandığını iddia etti. Ancak aldığı raporun, sanıkların isteği üzerine okunmasından ve sorulara verdiği cevaplardan, yarasının 2x2 mm. büyüklüğünde ve muhtemelen pompalı tüfek saçmasıyla oluştuğu anlaşıldı. Asım Bulat bir soruya cevap verirken yarası için "kuş gözü büyüklüğünde" diye tarif yaptı. Kendisine ateş edeni görmediğini ve teşhis edemeyeceğini belirtti.
Asım Bulat'ın yaralanma olayı için tanık olarak isimlerini verdiği üç şahıs huzurda dinlendi ve üçü de Asım Bulat'ı tanımadıklarını, yaralanma olayına bire bir şahit olmadıklarını beyan ettiler. Ayrıca Abdullah Gürhan başta olmak üzere, bu tanıklar, olay akşamına ilişkin önemli bilgiler de verdiler.
POLİS MEMURU SEYDA TOPAL, “KENDİLİĞİNDEN TESLİM OLMAYA GELEN ASKER”İN AYNI ZAMANDA KENDİSİNE ATEŞ ETTİĞİNİ DE İDDİA ETTİ.
Üçüncü polis memuru Seyda Topal 17 Eylül 2019 tarihinde ifade verdi. Baştan sona çelişkilerle dolu bir kurguya dayanan ifadesinde, olay yerine İstihbarat Daire Başkanlığından bir minibüs polisi kendisinin getirdiğini ve olay yerinde Engin Dinç'i gördüğünü ifade etti.
Seyda Topal, olay gecesi Salih isimli bir Emniyet Müdürünün megafonla sabaha kadar askerleri "Anayasal suç işledikleri" konusunda uyardığını, Salih müdürün yanında megafonu kendisinin tuttuğunu söylemiş, 15 dakika sonra çapraz sorguda megafonun araç üzerinde olduğunu ifade etmiştir. Aynı megafondan Engin Dinç'in de uyarılarda bulunduğunu belirtmiştir. Seyda Topal'ı doğrulayan tek bir ifade yoktur. Alenen ve mahkemeye karşı büyük bir saygısızlıkla "senaryo" yazmıştır.
Seyda Topal, ifadesini sürekli bir acındırma, ajitasyon çabası içinde vermiş, olmayan, yaşanmayan olayları yaşanmış gibi anlatırken, yaşanan olayları da çarpıtarak ve değiştirerek, kendi kurgusuna uygun olarak anlatmıştır.
Kendi yaralanma olayını anlatırken, kendisini yaraladığını iddia ettiği Uzman Çavuş Seval Genç'in, kendisine hedef gözeterek ateş edemeyeceği bir pozisyonda olduğunu istemeden ikrar etmiştir.
Emniyet amiri Halit Yılmaz'ın, Seval Genç'i arkadan ve belinden kavrayarak kendisine doğru getirdiğini söylemiş, yöneltilen sorulara cevaben o esnada birçok sivilin de arbedenin içinde ve Seval Genç'in sağında solunda olduğunu kabul etmiştir. Seyda Topal'ın mahkemeye ibraz ettiği görüntülerin fotoğrafları da bu durumu doğrulamaktadır.
Seyda Topal, kendisine sorulan, "Size gönüllü olarak teslim olmaya gelen biri size niye ateş etsin?" sorusunu cevaplayamadığı gibi bir emniyet amirinin arkasından belinden kavradığı, sağında solunda birçok vatandaşın yakın temasta olduğu, arbede ortasında kalan Seval Genç'in kendisine fiziken ateş edemeyecek bir pozisyonda olduğunu da anlatmıştır.
Bu haber dizisinde öğrenilen gerçekler, TRT Özel Güvenlik personeli ve sivil çalışanları ile polislerin ifadelerinden açığa çıkan hususlardır. Polisler müşteki olmasalardı, muhtemelen ifade vermeye gelmeyecek ve Muhafız Alayı personeli de, TRT Oran bölgesindeki Emniyet İstihbaratın, vatandaşlar ve TRT Genel Müdürü ile girdiği angajmanı deşifre edemeyecekti.
Nitekim mahkemenin Emniyetten o gece TRT bölgesinde bulunan polislerin isimlerinin bildirilmesi yazısına istinaden sadece iki polisin isminin bildirilmesi, bu iki polis tanık olarak ifade verirken bölgede 60-70 polisin daha kendileriyle olduklarını söylemeleri, birilerinin ısrar ve itinayla bir şeyleri ört bas etme, saklama gayretinde olduğunun somut delili ve ispatı olmuştur.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, 15 Temmuz'un gerçeklerinin ortaya çıkmasında önemli ifadeler veren, Metin Koç, Seyda Topal ve Asım Bulat isimli Emniyet mensuplarının bu dosya münderecatında müşteki olmasının büyük bir talih olduğu değerlendirilmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin vatanperver ve onurlu askerlerine, kendi istikbal ve hırsları için tuzak kuranların, gerçeği ne kadar örtmek istelerse istesinler, milletten gizlenen bu hakikatlerin yüzlerine bir gün şiddetle vuracağına olan inancımız tamdır.