15 TEMMUZ PROJESİNİN MEÇHUL FİGÜRÜ : KEMAL ESKİNTAN
Kemal Eskintan’ı 15 Temmuz Projesinin önemli aktörlerinden biri olarak biliyoruz. Ancak hayatını kamuoyu önünde yaşamıyor, göze batmayı sevmiyor. İnternette sörf yaptığınızda bir tek fotoğrafını dahi bulmak mümkün değil. Ama yakın zamanda fotoğrafını görme fırsatımız oldu. Peki kim bu Kemal Eskintan nasıl böyle önemli bir aktöre dönüştü. MİT Başkanlığına kendini aday görecek kadar bir altyapısı ve çevresi var mı?
Kamuoyunda bilinenin aksine eski bir Özel Kuvvetçi değil. Ulaştırma sınıfına mensup eski bir subay. Dünya görüşü muhafazakâr denebilir. Çocuğunu Erenköy cemaatine iltisaklı olduğu bilinen Ankara Muradiye Okullarına göndermiş. Arapça biliyor ve bunu bir avantaja çevirmiş. Birkaç kez VIP olarak Umreye gitmiş. Sorumluluğundaki işkence merkezi Çiftlik’te yapılan işkencelerin vicdanı ağırlığını hafifletmek için belki…
Kemal Eskintan’ı meslek hayatında parlatan, önemli çevre yaptıran olay Adana mutabakatı. Bildiğiniz gibi Adana Mutabakatı, Türkiye'ye Suriye üzerinden düzenlenen PKK saldırılarının artması ve örgüt lideri Abdullah Öcalan'a Suriye'nin sığınma hakkı vermesi nedeniyle iki ülke arasında gerilen ilişkiler üzerine 20 Ekim 1998 tarihinde iki ülke arasında imzalandı. Eskintan Adana Mutabakatının koordinatörlüğü görevini üstlenmiş ve Jandarma ile de çalıştığı dönemler olmuş. Arapça bilmesinin bu görevde etkili olduğu söylenebilir. Bir dönem bu mutabakatın sorumluları önce Aytaç Yalman, sonra da Şener Eruygur oldu. Bu görev esnasında çok sayıda üst düzey komutan ile yakın tanışıkları oluyor ve bu durumu adının ön plana çıkması için bir fırsata çeviriyor.
15 Temmuz projesinin önemli aktörlerinden İsmail Metin Temel’le de çok yakın. Kendisi bu yakınlığı şöyle izah ediyor; Binbaşı rütbesindeyken Diyarbakır Lice Tapan Tepe üs bölgesinde görev yaparken, o zaman Bolu Tugay komutanı olan Tuğgeneral İsmail Metin Temel bu bölgeye bir operasyon için geliyor. Orada sözde dost oluyorlar. Sonrasında Metin Temel ile çok sık görüşüyor. 15 Temmuz’dan sonra da Metin Temel ile görüşmeye devam ediyor. Tabi bir Binbaşıyla bir Tuğgeneralin bu şekilde dost olması askeri teamüllere uygun değil. Burada perdelediği bir şey var. Çok ilginçtir ki sonrasında her iki isim15 Temmuz projesinde karşımıza çıkıyor. İsmail Metin Temel’in KKK olacağı yönündeki beklentisini dillendirmiş ama emekli edildiğini biliyoruz.
Diyarbakır Lice görevinden döndükten sonra Genelkurmay İstihbarat Başkanlığında görevlendiriliyor. Şu an KKK olan Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile beraber de çalışmış.
Yaşar Güler’le de arası çok iyi. Kendi ifadesiyle’’ Hulusi Paşa ile iyi görüşürüm. Yaşar Paşa ile çok daha iyi görüşürüm’’ cümlesi bunu anlatıyor.Hatta bunu teyit eden çok önemli bir olay var; Kemal Eskintan kalın bağırsağında yaşadığı bir sorundan dolayı 2017 Şubat- Mart aylarında hastaneye yatıyor. Hastane Kızılay’da AKP’lilerin de yoğun olarak kullandığı özel bir hastane ve burada ameliyat oluyor. Ameliyat sonrası o tarihte Jandarma Gn. Komutanı olan Orgeneral Yaşar Güler geçmiş olsun ziyaretine hastaneye geliyor. Hastane odasında uzun süre özel olarak görüşüyorlar. Bu olay aralarındaki bağlantının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bir Kuvvet Komutanı ile son rütbesi Albay olan birinin bu samimiyeti anlaşılır değil. Eskintan hastanedeyken yapılan ziyarette Yaşar Güler ile beraber eski TSK mensubu MİT’çi Okan Altıney ve irtibatı sağlayan eski Uzman Çavuş yeni MİT’çi Kadir Sazoğlu bulunuyor.
2009 veya 2010 yılında MİT’e geçiyor. Hep söylenen veya bilinenin aksine Hakan Fidan’ın Eskintan’ı alıp MİT’e taşıması ve Fidan’ın adamı olması söz konusu değil. İleride değineceğiz durum çok farklı. MİT’e geçişinde projelerde edindiği çevre, siyasal dinci asker profili arayışında olan hükümetin listesine girebilmesi ve son çalıştığı yerin İstihbarat Başkanlığı olması söylenebilir.
15 Temmuz öncesi, 2014 yılı Musul Konsolosluğundaki rehine olayını örtülü ödenekten verdiği parayla, cihatçılarla pazarlık masasına oturmasıyla ve rehineleri kurtaran kişi olarak etiket yapmasıyla dikkatleri çekiyor. Suriye’de cihatçıları koordine etmesi, sahadan Tayyip Erdoğan’ı doğrudan görüntülü arayabilmesi, sınırdan soktuğu cihatçıların liderlerini doğrudan Tayyip Erdoğan’a ye götürüp görüştürebilmesi 15 Temmuz öncesi ne kadar öne çıktığını gösteriyor.
15 Temmuz projesinde üstlendiği rol ve bu başarıları yan yana gelince kendini MİT Başkanlığı için aday görmeye başlıyor. Aslında 15 Temmuz’a kadar birbirini idare eden Fidan ve Eskintan ikilisi, 15 Temmuz’dan sonra birbirine rakip olmaya başlıyor. Öyle ki Hakan Fidan ile birbirleri hakkında dosya tutmaya başlıyorlar.
Eskintan Fidan’ın TİKA Başkanlığı dönemindeki faaliyetlerini, ilişkilerini sorguluyor, açık aramaya başlıyor. Hatta Tika’nın Hakan Fidan katılımlı Azerbaycan’daki bir toplantısı üzerinden kullanabileceği bilgiler, tespitleri olduğunu güvendiği insanlara anlatıyor. Ama raporladığı durumun ne olduğunun detayı bilinmiyor. Gün gelir bir kavgaya tutuşurlarsa, bizde öğrenmiş olacağız.
Fidan ise Eskintan’la ilgili Gülen Grubu mensubu yakın akrabası üzerinden araştırma yapıyor, dosya tutuyor. Bu durumu yine Eskintan’ın kendi bilgisine dayalı ifadelerinden ve şüphelerinden anlıyoruz.
Hakan Fidan’ın MİT Başkanlığından ayrılarak Bakan olmasını Eskintan hayatının fırsatı olarak görüyor. MİT Başkanlığı için çok ciddi beklentiye giriyor ve kulis yapmaya başlıyor. Tayyip Erdoğan nezdinde bilinir olmasını da avantaj olarak görüyor. Erdoğan’ın tercihi İbrahim Kalın’dan yana olunca büyük çok yaşıyor. Psikolojisi bozuluyor.
SONUÇTA REJİM BİR ÇOCUĞUNU DAHİ FEDA EDİYOR, ESKİNTAN KULLANILIP ATILAN LİSTESİNE EKLENİYOR.
Dilaver Derviş