Tuhaf Bir 15 Temmuz Yargılaması
Ayağından Vurulan Subay Nasıl Darbeci Oldu?
Özel Kuvvetler Komutanlığı davasında hüküm giyen Üsteğmen Mustafa Koyuncu’nun hikâyesi bu kadar da olmaz dedirten cinsten. 15 Temmuz akşamı Zekai Aksakallı’nın Özel Kuvvetler Karargâhından zırhlı koruma aracı istemesi üzerine, Nöbetçi Amiri Ümit Koçak tarafından 4 kişilik Ani Reaksiyon Timi ve başlarında da Üsteğmen Mustafa Koyuncu görevlendiriliyor. Zırhlı koruma aracı Zekai Aksakallı’ yı almak için Spor Okulu Nizamiye bölgesine ulaşıyor ve tam bu esnada nizamiye bölgesinde nizamiye görevlileri ile içeri girme tartışması sürerken, araca Kobra helikopterden ateş ediliyor. Koruma timinde bulunan Üsteğmen Mustafa Koyuncu ayağından yaralanıyor. Uzman Çavuş Osman Gül'ün ise bacağı kasık bölgesinden kopuyor ve araç kullanılamaz hale geliyor.
Olayın şokunu atlatmaya çalışan ve hastanede tedavi altına alınan Üsteğmen Koyuncu devam eden süreçte darbe teşebbüsü suçlamasıyla müebbet cezası aldı. Tek gerekçesi Zekai Aksakallı'nın ifadesindeki bazı şüpheler. Somut delil var mı derseniz tabiki yok. Üsteğmen Koyuncu'nun bahsi geçen hususlar dışında hiçbir eylemi de yok. Zekai Aksakallı, hiçbir astı ile mahkemede yüzleşmeden verdiği ifadesinde, Mustafa Koyuncu’nun 15 Temmuz sonrasında tutuklanması sebebiyle, üsteğmenin aslında Albay Ümit Bak tarafından gönderildiğini, hatta Gazi Orduevinde önünü kestiğini iddia ettiği araca bu zırhlı araç tarafından bilgi verildiğini iddia ediyor. Oysa kendi ifadesinde, orduevi çıkışında önü kesildikten sonra Ümit Koçak’tan bir zırhlı araç istediğini ifade ediyor.
Yargılamadaki tuhaflıklara bakalım. Sırasıyla zırhlı aracın gönderilmesi emrini veren Zekai Aksakallı, aracı görevlendiren Nöbetçi Amiri Ümit Koçak ve ani reaksiyon timini sevk eden Volkan Vural Bal, davanın tanığı durumunda. Zırhlı araçtaki diğer tüm personel için sorumlulukları yok deniyor. Ama bu kadar kişi içinde sadece Üsteğmen Koyuncu, yaralandığı halde, sanık olmuş ve müebbet cezası almış.
Ayrıca uçuş izni olmadan uçan bir helikopterin darbeci olduğu varsayılırsa, sözüm ona darbeci bir helikopter, yine sözüm ona bir darbecinin komuta ettiği zırhlı aracı neden vuruyor? Delil olmadığı halde Üsteğmen Koyuncu'ya yüklenen suçlama, sözde kalkışma içinde olanlarla iletişim ve koordinasyon içinde olması. Bu nasıl iletişim ve koordinasyon ki, Kobra Zırhlı Araç K. iken, vurulmasıyla ve ayağından yaralanması ile sonuçlanıyor?
Üsteğmen Koyuncu haklı olarak mahkemede feryat ediyor. Vurulmasaydım, zırhlı araç kullanılabilir durumda olsaydı, Zekai Aksakallı'nın emrine girecek ve belki bugün kahraman olacaktım diyor. Çok Yazık! Bu davalarda amirlerin veya komutanların uyarma cezası vermekten imtina ettiği hususlarda hâkimler müebbet dağıtmışlar! Hakimler Zekai Aksakallı’ya şunu; ifadesinde geçen “Gölbaşından beri, zırhlı araçla önümü kesen araç işbirliği içinde beraberlerdi diyorsun, ancak zırhlı aracı Orduevi olayı yaşandıktan sonra istediğini ve Ümit Koçak tarafından o olaydan sonra gönderildiğini ifade ediyorsun” konusunu sormaya da cesaret edememişler.