Silah Arkadaşları Anlatıyor - Tuğg. Mehmet Şükrü Eken
Değerli Dostlarım,
Sizlerle, 19 Nisan 2021 tarihinde vefat eden Tugg. Mehmet Şükrü EKEN ile ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum.
Silah arkadaşımız, kıymetli Komutanımız Kara Harp Okulundan 1987 yılında mezun oldu. Altı yılı komando birliklerinde olacak şekilde, tim komutanlığından tugay komutanlığına kadar her kademede görev yaptı. Kara Harp Akademisinden kurmay subay olarak mezun olduktan sonra yurtdışı dahil karargâh ve kıta görevlerinde bulundu. En son görev yeri olan, Samsun Sahra Sıhhiye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı iken, 15 Temmuz olayları sonrasında 17 Temmuz 2016’da tutuklandı. İki ay asker kişilerle beraber Samsun E Tipi Ceza İnfaz Kurumunda, daha sonra “Bakanlık talimatıyla” denilerek Bafra T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda, vefatına kadar tek kişilik hücrede ağırlaştırılmış müebbet hapis koşullarında kaldı.
Burada önemli bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Komutanımıza, Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinden 6 Nisan 2018 tarihinde verilen karar “müebbet hapis” cezasıdır. Ancak Komutanımız, tek kişilik koğuşa konulduğu 26 Eylül 2016 tarihinden itibaren, mahkeme kararından sonra tek kişilik hücre hapsine itiraz ettiği 1 Şubat 2019 tarihine kadar 862 gün; itirazı dikkate alınmadığından hastaneye yatırıldığı 24 Mart 2021 tarihine kadar 782 gün olmak üzere toplamda 235 hafta yani 1644 gün “ağırlaştırılmış müebbet hapis” şartlarında kalmıştır.
Nedir bunlar? Sosyalleşme, sohbet etmeyi sağlayan 8 saat olan havalandırma hakkından mahkûmiyet, televizyon ve radyosunun alınması (itirazı neticesinde sadece televizyonu iade edilmiş) üstüne bir de COVID-19 salgını nedeniyle açık görüşlerin iptali eklenince, tam bir işkence.
Komutanımız dilekçesinde de çok net ifade etmiş olmasına rağmen, idare, keyfi uygulama ile Anayasa'nın 17. Md, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3.maddesine aykırı olarak suç işlemiştir. AİHM’nin son dönemde aldığı kararlara göre bu durum işkence olarak kabul edilmiştir. Yani Komutanımıza sistematik olarak 1644 gün işkence yapılmıştır.
İşkence zaman aşımı olmayan uluslararası kabul görmüş suçtur.
Dostlarım, olayın başında beraat etmesi gereken Komutanımızın mahkeme süreci hakkında bir daha ki yazımda bahsetmeden önce, bu süreci nasıl gördüğünü kendi kaleminden aktararak yazımı bitiriyorum.
“Duruşmada, savunmamın önem vermeden usulen dinlendiğini, sonucu bilinen bir maç izler gibi ‘anlat da sıran geçsin’ havasında dinlendiğini gözlemledim.”