NYT: “Kursiyerler Generallerle Aynı Sert Cezalarla Karşı Karşıya Kalıyor.”
“Türkiye’deki Başarısız Darbe Girişiminde, Kursiyerler Generallerle Aynı Sert Cezalarla Karşı Karşıya Kalıyor.”
The New York Times Gazetesi’ nde 3 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan Carlotte Gall imzalı haberde 15 Temmuz sonrasında müebbet ceza alan pilot adayı kursiyerlerin durumuna yer verildi. Haberde öne çıkan hususları sizin için aşağıya derledik.
Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan pilot adayı kursiyerlerin aileleri, çocuklarının masumiyetini protesto etmek için sessizliklerini bozdu. 600'den fazla kursiyer arasında yer alan pilot adaylarının yargılamaları devam ediyor.
Geçen Kasım (2020) ayında, pilot adaylarından 13'ü -biri evlendiği için üste değildi- anayasal düzeni bozmaya çalışmaktan suçlu bulundu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Bu kursiyerlerin askerî kariyerleri ve F-16'ları uçurma hayalleri suya düştü.
Hükümetin darbe girişiminde bulunanlara yönelik söylemlerinin çok sert/keskin olması nedeniyle, sanıkların aileleri ve avukatlarının konuşmaktan dahi korktuğu Türkiye'de, pilot adaylarının kaderleri büyük ölçüde göz ardı edildi. Ancak 13 kişi ömür boyu hapis cezasına çarptırıldıktan sonra -12'si şartlı tahliye olmaksızın müebbet hapis cezasının en sert şekli olan "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası aldı- ailelerinden bazıları sessizliklerini bozmaya karar verdi.
Mahkûm edilenler arasında oğlu bulunan bir anne, “Dürüst olmak gerekirse beraat etmelerini beklemiyorduk ama en azından serbest bırakılmalarını bekliyorduk” dedi. "Ama ağırlaştırılmış müebbet?"
Başlangıçta pilot adayları ve aileleri sisteme güvenmişlerdi, çünkü kısmen Türkiye’nin tarihi darbelerle doluydu ve daha düşük rütbeli askerler hiçbir zaman bu şekilde sorumlu tutulmamıştı.
2016 yazında, grup, 10 yıllık askeri eğitimlerinin zirvesi olan F-16 savaş uçakları konusunda eğitime başlamak için başkent Ankara dışındaki Türkiye Akıncı Hava Üssü'ne yeni gelmişti. 15 Temmuz'da üsse çağrıldılar ve İngilizce sınavına girdiler ve ardından bir terörle mücadele operasyonunu gözlemlemek için üste hazır bulunmaları söylendi.
Pilot adayları, savcıya ve mahkemede verdikleri ifadelere göre, neler olup bittiğinden büyük ölçüde habersizdi. Komutanları da mahkemede, pilot adaylarının o gece yaşanan hiçbir olayda yer almadığını ve hiçbir rol üstlenmediklerini ifade etti.
Askeri operasyon sırasında normal olarak cep telefonlarının ellerinden alınmış olduğunu ve gecenin çoğunu etrafta oturarak geçirdikleri yemekhaneden televizyonun çıkarılmış olduğunu söylediler. Sandalyelerde oturdular ve çay yapıp içtiler. Bazıları filo binasının arka girişinde nöbet tuttu ve üçü de ön kapıya gönderildi, mahkeme onlara silah verilmiş olmasına rağmen hiçbirinin kullanılmadıklarını tespit etti.
Üs, özel kuvvetler birlikleri tarafından ateş altına alındığında, kursiyerlere üsten ayrılmaları söylendi ve kursiyerler sabah 8.00’de kendi araçlarıyla üsten ayrıldılar.
On bir gün sonra, olaylarla ilgili ifade vermek için grup üsse geri çağrıldı ve hemen gözaltına alındı. Birkaç saat içinde isimleri ordudan tasfiye edilen personel listesinde yer almıştı.
Bu, kursiyerler ve aileleri için halen etkisinden kurtulamadıkları bir bomba gibiydi. Pilotlar o zamandan beri tutuklu. Ebeveynleri ve kardeşleri onları karakollarda ve askerî üslerinde bulmaya çalıştıklarında hakaret ve tacizlerle karşılaştılar. Askeri başarılarıyla gururlandıkları ebeveynler olmaktan, aniden hain ve terörist sıfatıyla damgalandılar.
Kursiyerler, üssün girişinde çıkan çatışmalarda sekiz sivilin hayatını kaybetmesi nedeniyle terör örgütü üyesi olmakla, anayasal düzeni bozmaya çalışmakla, cinayetle ve cinayete teşebbüsle suçlandı. Ancak avukatları, savcılığın kendilerine, darbe planına ya da meydana gelen çatışmalara dahil olduklarına dair bir kanıt sunmadığını söyledi.
Pilot adayı annesi "En yüksek rütbeli komutan da aynı cezayı aldı, en alt düzey asker de aynı cezayı aldı, bu nasıl mümkün olabilir?" dedi.
Birçok Türk darbeye karşı çıktı. Fakat dört yıldır devam eden baskı ve darbe ile ilgisi olmayan pek çok masum kimsenin de aynı torbaya konulması, darbeye karşı çıkan birçok insanda mutsuzluk yarattı.
Türkiye'nin en büyük muhalefet partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı darbe girişiminde bulunanlara karşı destekledi, ancak o zamandan beri darbe girişiminde hiçbir rolü ve eylemi olmayan on binlerce siyasi muhalif, akademisyen, avukat ve gazeteci darbeci olarak suçlandığında, Erdoğan’ı sivil bir darbe düzenlemekle suçladı.
Silahlı Kuvvetlerdeki tasfiyeler sistematikti, bütün birimleri kökten kazıdı ve her yıl tekrarlandı. Tasfiye edilenler arasında yer alan eski bir devre arkadaşı, 13 kişilik grubun ait olduğu 2010 devresinden Hava Kuvvetlerinde yalnızca iki pilotun kaldığını söyledi.
Şimdiye kadar, tasfiyeler ve kovuşturmalar askeri subaylar ve askeri öğrenciler gibi binlerce kişiyi içeriyor.
Habere ulaşmak için tıklayınız.